Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Cem Yılmaz: Gülmeyi ertelemek vakit kaybı
#1
Komedyen ve oyuncu Cem Yılmaz ve ressam Taner Ceylan, 16. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali'nin "İyileştiren Şeyler" temalı etkinliklerinden "Küçük Sohbetler"in konukları oldu. Cem Yılmaz "Gülmeyi ertelemenin de bir vakit kaybı olduğunu düşünürüm" dedi.
  • ,gySj9AzoFUqqW1KknGZqwA.jpg?mode=crop&sc...xWidth=620

    Bu yıl "İyileştiren Şeyler" teması altında gerçekleştirilen 16. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali kapsamındaki "Küçük Sohbetler" programında dün Bomontiada'da "Kahkaha ve Estetik" başlıklı sohbet toplantısı yapıldı. Toplantıya konuşmacı olarak katılan Cem Yılmaz ve hipergerçekçi resimleriyle dünyaca tanınan sanatçı Taner Ceylan, komediden estetiğe pek çok konuyu konuştu.

  • ,PpEaEKk67kSCaCpbXArSRQ.jpg?mode=crop&sc...xWidth=620
    "KOMEDYENİN ARKADAŞI AZDIR"
    Sohbete, komedinin seyirciyle üretilen bir şey olduğunu söyleyerek başlayan Cem Yılmaz, komedyen olmanın zorluklarını şu sözlerle anlattı: "Komedide espriyi biz beraber üretiyoruz. Esprinin muhatabı olduğu zaman seyirci hiç zevk almıyor. Bu işin kuralı budur. Seyirci, şakanın kurbanı olmak istemiyor, irdelediğin şey olmak istemiyor; modelin olmak istiyor. Mesela, teman bağnazlıksa, bunu dinliyor ve diyor ki, 'Bu ben değilim, yanımdaki'. Hepimiz öleceğiz diyorum, 'Tamam ama bu ben değilim ki, kesin yanımdaki gidecek'. Komedyenin bu anlamda arkadaşı da az. Hayat daha pamuk ipliğine bağlı diğer mesleklere göre."

  • ,Uhh86oOVSE-hqkqxQ0QZiA.jpg?mode=crop&sc...xWidth=620
    "GÜLMEYİ ERTELEMENİN VAKİT KAYBI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜRÜM"
    Gülmenin bir savunma meselesi olması konusunda da konuşan Yılmaz, "Ben her şeye gülmem diyen insanlar vardır ya nereden biliyorsun ki? Vücut bir kere bunu istemsiz bir şekilde yapıyor zaten. Bu tür beğenilerle ilgili kendimizi bir yere koymamız da çok acayip. Mesela nelere gülüyoruz sorusunun cevabını ararken aslında bir sürü sorunun da cevabını arıyoruz. Ben kendim bu sorunun cevabını şöyle cevaplamayı tercih ediyorum: Her şeye gülerim. Çünkü bu köklü bir tercih. Kökünde her şeye şüpheyle yaklaşmak ve her şeyi çok da ciddiye almamak var. Gülmeyi ertelemenin de bir vakit kaybı olduğunu düşünürüm" dedi.

  • ,681yfJ8tD02gGyWa9y2jCg.jpg?mode=crop&sc...xWidth=620
    "'BOKSÖRLER' BİZİ ANLATIYORDU"

    Taner Ceylan da, tebessümle gülen insanları resmeden ender ressamlardan biri olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: "Estetikle benzeştiği noktada neyi güzel bulurum ya da neyi güzel bulmazsın, belki orada ortaklaşıyoruz. Mesela ben tebessümle gülen insanları resmeden ender ressamlardan birisiyim. Hep şunu savunmuşumdur: İyi hissetmek istiyorum, bakınca iyi hissetmek istiyorum. Genelde mutluluk üstüne çok resmim var. Mesela 'Boksörler' serisinin altına baktığında da o arayışı görebilirsin. İki boksör: İlkinde direniş var, ikinci yaptığım boksör ise direnmeyi bırakan boksör. Genel ruh halimizle çok ilgili bir şeydi. Direnmeyi bırakmış, bir yumrukluk hakkı kalmış. İki haldi o, iki halimdi. İki halimizdi yani."

  • ,9XFeQyU8h0aPvr6NbBI8eQ.jpg?mode=crop&sc...xWidth=620
    "POPÜLER OLMAK BÜYÜK PROBLEM"

    Ünlü ve popüler olmak konusunda Taner Ceylan, bunun tehlikeler içerdiğini ve bir sanatçı için o sınırı geçmenin yok oluşu da getirebileceğini savunarak, "Bir resmi ya da bir sergiyi yaptıktan sonra o an için o durumla çok da ilgilenmiyorum. Yani tuttu mu tutmadı mı, hakkında yazıldı mı yazılmadı mı... Ben tanınan bir ressamım, ama bunun 10 yıl sonra böyle olmayabileceğinin de farkındayım. Çok az üretmek de bir problem, çok üretmek de, ama popüler olmak en büyük problem bizde. Çünkü benim yüzümün görünmemesi lazım. Ben fiziken işimin önüne geçersem işim için iyi bir şey değil bu. Geçtiğimiz 10 yıla bakarsanız popüler dünyanın, içine çekip, emip yok ettiği yetenekler var. Ama işte, işleri de kötüleşti o süreçte. İşlerinin kalitesi ya da nitelikleri korunsaydı başka bir şey olabilirdi belki ama bizdeki çark daha tehlikeli, çok daha sert, öğütüyor. Dünyada da keza öyle. Mesela Almanların çok önemli bir sanatçısı var, Martin Kippenberger. Artık literatüre 'Galericilerin ve koleksiyonerlerin öldürdüğü ressam' olarak geçti" diye konuştu.

  • ,aAvmq2n1FUCGH0oQ4VnZ-Q.jpg?mode=crop&sc...xWidth=620
    "RESİM, HAYATIMDAKİ EN ÖNEMLİ EYLEM"

    Ceylan konuşmasına şöyle devam etti: "Suratımın resmimden öne çıkması en korktuğum şey ama tam bir sınırda görüyorum kendimi, bu sınırı da aşmamayı düşünüyorum. Hayatımdaki en önemli eylem resim. Başka hiçbir şey yok hayatımda. Benim suratım işimden daha çok anılırsa yaptığımın değeri kalmaz ki. Çünkü ben bununla para kazanmıyorum, bununla var olmuyorum, bununla var olmak istemiyorum. Benim elimden çıkan şey, Tanrıyla bağlantımla, evrenle olan bağlantımla tuvale aktardığım şey. Söylemek istediğim, aktarmak istediğim bir durum var. Günde 8-9 saat tuvalin başında, 10 santimlik bir mesafeyle zaman geçirdiğiniz zaman orada oluyorsunuz artık, orada yaşıyorsunuz. O ağacın bir parçası oluyorsunuz, oradaki kumaşın bir deseni oluyorsunuz ve o sizin hayatınız oluyor. Artık ben, ben değilim ve orada yaşayan bir canlıya dönüşüyorum. Benim tuvalde gördüğüm gerçek, bir rüya. Belgesel değil, oradaki gerçekliğin hayattaki gerçeklikle de bir alakası yok. O bir hayal dünyası, o bir kurgu, olmak istediğim bir yer aslında. O yüzden yüzümün görünmesi değil, onun görünmesi önemli." !f İstanbul'daki bu sohbetin seyirci önünde görüneceği son etkinlik olduğunu da belirten Ceylan, iki yıl boyunca yeni projesi için atölyesine kapanacağını da söyledi.

  • ,-l7lESUrLUqRpJPQAYsaFQ.jpg?mode=crop&sc...xWidth=620
    Cem Yılmaz, şöhret ve popüler olmakla ilgili şu yorumu yaptı: "Şöhretten kurtulamazsın, istifa edemeyeceğin bir şey tanıdık olmak. Bazılarının tanıdık olmakla ilgili arzusu oluyor ya, ciddi bir kalabalığın; bir bilinsek, diyorlar. Halbuki onun yüküne dair hiçbir bilgileri yok. Ben sanatçıyım; bir bakkaldan, terziden fazladan ayrıcalıklı bir kimse olmayı sevmiyorum. O dünyada değilim. Bir gün, 'Nerde o eski alkışlar' diyen bir adama evrilmek istemem. Çünkü dün gülenler başkaydı, bugün başka. İnsanlar bununla ilgili bir trajedi yaşıyorlar. Bunu kendimden uzaklaştırmaya çalışıyorum, bir ayrıcalık da beklemiyorum. Anlaşılmanın, sevilmenin dalgalı bir şey olduğunu biliyorum. Bununla mücadele etmeyi de bir görev gibi düşünmek yerine mesleğin kendi gerekleriyle ilgili olmasını tercih ederim. Komedinin köklerine inmek, tekniğinle, hızınla, parlaklık, zihinsel aydınlık, bir şeyi bir şeye dönüştürme kabiliyeti, hız… Bunlarla ilgilenmek benim için daha önemli."

  • ,eYFtayuab0-mKm0tVpoMLQ.jpg?mode=crop&sc...xWidth=620
    Yılmaz, 90'larda sahneye çıkmaya başladığında anlaşılmadığını, ancak uzun yıllar sonra, "usta komedyen" unvanıyla karşılandığını anlatarak, şunları söyledi: "Profesyonel komik olmamaya gayret etmek, 'ne satar'la ilgili fikirden olabildiğince uzak kalmaya çalışmak bir terbiye getiriyor belki insana. Bu sizi belki zorluyor olabilir başında. Çok komik bir şey yaşadım ben mesela mesleki hayatımda. Sahneye ilk çıktığımda beni küçük bir kitle izlemeye başlamıştı. Hani bazen diyorlar ya, tırnak içinde söyleyeyim bunu, 'Çok da halka hitap etmiyor' meselesinin tam aksini 20 yıl önce duyuyordum ben. Ben zaten ahaliye hitap etmiyordum ki, sahneye çıktığım yer 50 kişilikti. Hiçbir zaman o kitleye, 'Hey, işte seveceğiniz komedyen geldi' falan yapmadım, 50 kişi izliyordu beni zaten. Sonra kendi istekleriyle 100 oldular. Sonra 2 bin kişilik, 5 bin kişilik yerde sahneye çıkmamın sebebi bir revizyonla, bir dönüştürmeyle ilgili olmadı ki. Onlar arzu ettiler izlemeyi. Yani sonrasında üzerinden 20 sene geçtikten sonra şunu duymak elbette komik geliyor.

  • ,OJCg59M5VEStyw_WBfInEA.jpg?mode=crop&sc...xWidth=620
Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi



***

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping