Konuyu Oyla:
  • Toplam: 1 Oy - Ortalama: 4
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Linux neden daha iyidir / Why Linux is better
#1
Virüsleri unutun.
Eğer bilgisayarınız size sormadan kendini kapatıyorsa, eğer isteğiniz dışında size ilginç ve anlamsız gelen türlü reklam pencereleriyle karşılaşıyorsanız, e-postalarınız sizin haberiniz olmadan tüm listenize yollanıyorsa, o zaman bilgisayarınızda bir virüs olduğundan şüphelenmelisiniz. Bunun ana sebebi de bilgisayarınızda Windows'un kurulu olmasıdır.

Linux'da virüs bulunması çok zordur. "Varlar ama sık rastlamıyoruz" yanlış bir tabir olur. Durum şu sözle daha iyi ifade edilebilir "Linux'da gerçekten bir virüs görürsen gel de bana söyle". Tabi ki, Linux'ta virüs yemek imkansız değildir. Ama, Linux bunun olmasını gerçekten çok zorlaştırır. Sebeplerine gelecek olursak:

  • Birçok insan Microsoft Windows kullanır, korsanlar yapabildikleri kadar çok hasar yapmak (veya kontrol etmek) isterler ki bu yüzden Windows'u hedef alırlar. Ama tek sebep bu değildir; Apache Web Sunucusu (Bir web sunucusu adresini yazdığınızda Web sayfalarını tarayıcınıza gönderen ve karşıdaki bilgisayarda bulunan bir programdır), açık kaynak kodlu olmakla birlikte, en yüksek market payına sahiptir, buna rağmen Microsoft'un sunucusundan çok daha az saldırıya uğramaktadır.

  • Linux akıllı bir yetkilendirme yönetimi kullanır. Windows (ve her yüklediğiniz program) sistemde istediğini yapabilme yetkisine sahiptir. Sizin emek harcadığınız işinizin yok olmasına yol açan sisteminize ceza vermek istiyorsanız , sistem klasörüne gidip istediğiniz dosyayı silebilirsiniz: Windows sizi durdurmayacaktır. Tabi ki bilgisayarı baştan başlattığınızda bela başlayacaktır. Şimdi bir düşünün, siz sistem klasörüne gidip o dosyaları silebiliyorsanız, diğer programlar da bunu yapabilir, ve her şeyi berbat edebilir. Linux buna izin vermez. Sistemle ilgili şeylere müdahele etmek istediğinizde Yönetici şifresi girmek zorundasınız (kısacası sistemde Yönetici değilseniz sisteme müdahele edemezsiniz). Virüsler istediği yere gidip istediği şeyleri değiştiremez veya yok edemez çünkü buna yetkileri yoktur.

  • Daha çok göz daha az güvenlik açığı demektir. Linux açık kaynaklı bir yazılımdır, bu da dünyadaki her programcının kodlara (programın "tarifine") bakmasına ve yardımcı olmasına, ya da geliştiricilere "... Bu bir güvenlik açığı değil midir?" diyebilmesine olanak sağlar.
Linux bilgisayarınızı korur.
Virüsler, trojanlar, reklam yazılımları, casuslar... Windows bunların hepsinin sisteminize kolayca sızmasına izin verir. Bir Windows sistemi (İnternete bağlı ve varsayılan "Service Pack 2" kurulu), ortalama 40 dakika içinde enfeksiyon kapar (aslında, zaman zaman bu sadece 30 saniye alır.).

Tabii ki bir dizi güvenlik önlemi alırsınız. 1) Güvenlik Duvarı kurabilirsiniz, 2) Antivirüs yazılımı kurarsınız, 3) Anti-Adware yazılımı kurarsınız, 4) Internet Explorer ve Outlook dan kurtulursunuz (onları Firefox ve Thunderbird ile değiştirebilirsiniz). Son olarak; 5) korsanların bunları geçebilecek kadar akıllı olmaması için dua edersiniz, çünkü eğer bir güvenlik açığı ortaya çıkarsa, Microsoft bunu 1 ay gibi bir sürede çözecektir (her zaman bu kadar hızlı olmasını beklemezsiniz). Veya, kısa yoldan Linux kurup, kafanızı dinleyebilirsiniz. Virüsleri ve diğer zararlıları dert edinmeniz gerekmez.

"Virüsleri Unutun" bölümünde söylediğimiz gibi, Açık Kaynaklı yazılım (örn. Linux) demek, birden fazla gözün tüm kodları incelemesi demektir. Dünya gezegenindeki her programcı, kodu indirebilir, inceleyebilir, ve güvenlik açığı olabilecek unsurları kolayca görebilir. Diğer yandan, Windows kaynak kodunu (o bir tür "tarif"tir) ancak Microsoft firmasında çalışan sınırlı kişi görebilir. Yüzbinlerce (belki şimdi milyonu bulmuştur) insana karşı, sadece bir kaç bin insan. Bu büyük fark demektir.
Fakat aslında, diğerlerine oranla asıl konu sistemin ne kadar açığı olduğundan çok, açıkların türüdür. Eğer ortada çok açık var, ama henüz kimse farketmediyse (korsanlar dahil) veya önemsiz açıklarsa, korsanlar ciddi hasar veremezler. Burada devreye giren, açığın farkedildikten ne kadar süre sonra çözüldüğüdür. Eğer Açık Kaynak bir yazılımda bir açık bulunduysa, açık kaynak topluluğundaki herkes buna göz atabilir ve bu sorunu çözebilir. Genelde sorunun ilacı (ve ilgili güncellemeleri) bir kaç gün, bazen bir kaç saat içinde halledilir. Microsoft firmasının bu kadar fazla insan gücü yoktur, onlar genelde açık bulunduktan (ve hatta paylaşıldıktan) bir ay kadar bir süre sonra çözümü sunmayı başarırlar. Bu, korsanların sizin sisteminizde cirit atması için yeterli bir süredir. 

Çöp yazılımlara son.
Eğer Windows çalıştıran yeni bir bilgisayar aldıysanız, hayal kırıklığı deneyimi yaşatabileceğini bilmelisiniz.

Her şey ilk açtığınızda başlar: sayısız pencere açılıp hizmetlere kaydolmanızı ister. Bunlar anti-virüs yazılımları, hiçbir zaman istemediğiniz oyunlar, çevrimiçi hesap oluşturmanızı gerektiren üretkenlik yazılımları vb. olabilir.

Fakat her şey burada bitmiyor. Bilgisayarınızı her başlattığınızda tüm bu önceden yüklenmiş programlar arkaplanda başlatılması gerektiğinden, masaüstünüzün ekrana gelmesi için daha fazla beklemeniz gerekecektir. Bu sırada bilgisayarınız oldukça yavaştır, çünkü tüm bu programlar başlatılıyor..

Daha kötüsü, bilgisayarınızı aldıktan 30 gün sonra, yeni pencereler açılır ve ücretsiz sandığınız bu programların (örneğin anti-virüs) aslında ücretsiz olmadığını ve 30 günlük deneme sürümü olduğunu farkedersiniz.

Aslında, çoğu bilgisayar üreticisi, bunun iyi bir şey olduğuna inanmaktadır. Programları, deneyiminizin arttığını düşünerek siz satın almadan önce yüklerler. Çünkü aynı ücrete "daha fazla" alırsınız ve bu da diğer rakiplerden sizin markanızı arındırarak diğerlerinin öntanımlı sisteme bu kadar "iyileştirme" önermediklerini düşündürür. Bunlar için bu bir ek değerdir.

Fakat kullanıcı için bu daha çok acı verir. Daha fazla bekleme, istenmeyen programlar için daha fazla kaldırma işlemi, bu çok ücretsiz olmayan anti-virüs yazılımını almak için daha fazla ödemeyi gerektirir ve günün sonunda dayanıklı olmayan ve şişmiş bir bilgisayara sebep olur. İşte bu programlara güzel olmayan bir isim verilmesinin nedenleri bunlar: "çöp".
Linux ile bunların hiçbiri olmaz. Hiçbir program abone olmanızı, süresi bittiğinde ödeme yapmanızı istemeyecek veya bilgisayarınızı yavaşlatıp başlamadan önce beklemelere sebep olmayacak. Aynı kullanmaya hazır istediğiniz gibi olacak! Linux, çöp yazılımlar gelmeden hemen çalışmaya başlamanız için gereken her şey ile birlikte gelir.

Özgürlük için!
Linux ve "Açık Kaynaklı" yazılımlar "özgür"dür. Bu, lisanslarının "özgür lisans" olduğu ve genellikle de GPL (Genel Kamu Lisansı) olduğu anlamına gelir. Bu lisans herkesin yazılımın kodunu (tarifini) görmesini, kopyalamasını ve GPL lisansının korunması şartıyla yeniden dağıtılmasını mümkün kılar.

Peki özgürlük denince ne anlıyoruz? Yarın Microsoft'un yok olduğunu düşünün (tamam, yarın olmasa da 5-10 yıl sonra). Veya birden Windows'un ya da Office'in lisans fiyatını birden üç katına çıkardığını düşünün. Microsoft'a bağımlıysanız, yapacak bir şeyiniz yok. Siz (veya şirketiniz) sadece bu şirkete, bu yazılıma bel bağlamış durumdasınız ve o olmadan işlerin yürümesini sağlayamazsınız (işletim sistemi olmadan bilgisayar ne iş yapabilir ki?). Bu ciddi bir sorun değil mi? Tek bir şirkete bağımlısınız ve bilgisayarlarınızın gerektiği gibi çalışması için tamamen ona güveniyorsunuz. Eğer Microsoft Windows'un bir sonraki sürümü için 1000$ isterse yapabileceğiniz hiçbir şey yok (Linux'a geçmek haricinde). Eğer Windows'ta sizin çok canınızı sıkan bir hata varsa ve Microsoft bunu düzeltmeyecekse yapabileceğiniz bir şey yok (Microsoft'a hataları bildirmek o kadar da kolay değil, "Hata Bildirimi" bölümüne bakın).
Açık Kaynak sayesinde, proje veya onu destekleyen şirket bittiğinde, kodlar halka açıktır ve insanlar onu geliştirmeye devam edebilir. Eğer proje sizin çok işinize yarıyorsa kendiniz bile geliştirebilirsiniz. Canınızı sıkan bir hata olduğunda bunu bildirebilir, geliştiricileriyle konuşabilir, daha iyisi kendiniz de düzeltebilir (ya da düzeltecek birini tutabilir) ve değişiklikleri geliştiriciye yollayarak herkesin bu iyileştirmeden yararlanmasını sağlayabilirsiniz. Bu yazılımla (neredeyse) herşeyi yapmakta özgürsünüz.

Sistemi kurduktan sonra neden hala daha fazla araç kurasınız ki?
Windows kurmak sadece bir başlangıçtır. Hayal edin, yeni Windows 7 kopyanızı kurdunuz, ve bilgisayar becerilerinizi kullanmaya hazırsınız. Bir arkadaşınız size PDF eklentili bir e-posta gönderdi : lanet olsun, sizin bu veriyi okuyacak bir yazılımınız yok. Hemen çevrimiçi olmalı, Adobe Reader'in (genelde bu yazılım kullanılır) web sayfasına girmeli, indirmeli, kurmalı, ve belki de sisteminizi yeniden başlatmalısınız. Oh, sonunda hallettik, artık her şey hazır. Ama o da nesi, arkadaşınızın bir de dosya.doc adında gönderdiği bir veri var. Windows'unuz bunu büyük ihtimalle okumaz, mükemmel. Olsun, Microsoft Office yazılımını "satın alabilirsiniz". Ya da, OpenOffice'ın Windows sürümünü kullanabilirsiniz. Ama halen, onu bulmalı, indirmeli (umarım genişbant bağlantınız vardır) , kurmalı .. vs. Arkadaşınız bir de resim göndermiş. Ama resmin karanlık ayarı berbat, görüntüde bozulmalar var, ve bir bölümünün kesilmesi gerekiyor. Şimdi gidip Photoshop satın alabilirsiniz (satın almak? yine para vereceksiniz) veya GIMP (Photoshop yazılımının tüm yeteneklerine sahip ücretsiz bir uygulama) kurabilirsiniz. Ama önce, aramalı, indirmeli, kurmalı... Evet, gerçekten işiniz zor olacak. Windows'u kurdunuz, ama o problemin sadece başlangıcıydı.

Linux kurduğunuzda (Ubuntu, Mandriba, Fedora vs. bir çok "dağıtım" size farklı tatlar sunacaktır), aynı zamanda, kurmak zorunda kalmadan bir çok şeye sahip olursunuz:
  • Yazı yazabilmek, tablolar oluşturabilmek, Slaytlar hazırlamak için gerekli olacak her türlü yazılım.

  • Bir web tarayıcı (örn. Firefox) ve bir E-Posta yazılımı (örn. Thunderbird veya Evolution).

  • En az Photoshop kadar güçlü bir resim düzenleyici (GIMP)

  • Bir Anlık Mesajlaşma uygulaması.

  • Bir film oynatıcı.

  • Bir müzik oynatıcı.

  • Bir PDF okuyucu.

  • Arşiv açmak için gerekli her şey (ZIP, vs.).

  • vs.
Linux ile, kolayca çalışmaya başlayabilirsiniz.

Sürücüleri unutun
Yeni donanım parçaları, en basiti bile, genelde CD ile birlikte gelir. Bu CD'de, "sürücü" adı verilen çok ufak bir parça yazılım bulunur. Eğer yönergeleri okuduysanız, donanımınızın sürücüleri yüklenmedikçe Windows bilgisayarınızda çalışmayacağını biliyorsunuzdur. Eğer siz de bir çok insan gibi el kitaplarını okumadıysanız, yeni yüksek teknolojili oyuncağınızın çalışmadığını gördüğünüzde kendiniz öğrenirsiniz.

CD'yi tak, kurulum sihirbazına tıkla, bekle, CD'yi çıkart, bilgisayarı yeniden başlat.

Eğer donanımı aldıktan sonra bir süre geçmişse ve başka bir bilgisayarda halen kullanıyorsanız, büyük ihtimalle CD'yi unutmak ve sürücünün son sürümünü üreticinin sitesinden indirmek isteyeceksinizdir, ki bu biraz zaman alacaktır, çünkü üreticilerin siteleri gerçekten garip bir dizayna sahip olabiliyor.

Tamam, bu sadece bir donanım parçasıydı. Şimdi Windows'u tamamen yeni, dokunulmamış bir bilgisayara yüklemek istediğinizi hayal edin. Her küçük donanım parçası için son sürücüyü bulmak (veya CD'sini kullanmak) zorunda kalacaksınız, ve her kurulumdan sonra da defalarca yeniden başlatmanız gerekecek. Ekran kartı, ses kartı, klavye, fare, anakart yonga seti, vs. (En iyisi ilk olarak ekran kartı sürücüsünü yapmak, yoksa yüksek çözünürlükle ekranınızda oldukça düşük çözünürlükler görebilirsiniz). Elbette bunları yapmadan önce bir de zaten yeteri kadar uzun bir Windows kurulumu yaşayacaksınız.

Linux ayrı sürücülere ihtiyaç duymaz. Tüm sürücüler Linux çekirdeğiyle birlikte, sistemin temeliyle beraber gelir. Bu her dağıtımda böyledir. Bu, şu anlama gelir:
  • Çok hızlı ve kendine yeten bir kurulum süreci. Bir kere işiniz bittiğinde, ihtiyaç duyduğunuz her şey çalışmaya başlayacak. (Kullanacağınız yazılımlar dahil, bu sitedeki "Sistemi kurduktan sonra neden..." yazan yazıyı okuyun.)

  • Kutudan çıktığı gibi kullanıma hazır donanımlar.

  • Gezegen için daha az zarar çünkü tüm bu CD'ler donanımla birlikte gelmek zorunda değil. (Tabii, Windows da onlara ihtiyaç duymayı bıraktığı zaman).


Yazılımınızı tek bir tık ile güncelleyin.
Windows "Windows Update" adı verilen ve sisteminize uygun olan en son güncellemeleri sağlayan pek kullanışlı, güzel bir araca sahiptir.

Fakat Microsoft'a ait olmayan yazılımlarınız ne olacak? Adobe uygulamaları? Zıp sıkıştırıcılar? Yakma (Cd yazım) programları? Microsoft harici web tarayıcıları ve e-posta karşılayıcıları? Bunların hepsini tek tek güncellemeniz gerekmektedir ve her birinin kendi güncelleme sistemi bulunduğundan dolayı bu biraz zaman alacaktır.
Linux'un bilgisayarınızdaki her yazılım ile ilgilenen, güncelleyen, yeni yazılımlar yüklemenizi kolaylaştıran "Paket Yöneticisi" adlı bir uygulaması vardır. Yani her şeyigüncel tutmak istiyorsanız, yapmanız gereken tek şey oradaki "Güncellemeleri Kur" butonuna tıklamanız olacaktır.

Yeni yazılıma mı ihtiyacınız var? İnternet'te aramaya çalışmayın, Linux ayağınıza getirsin.
Eğer bir Windows yazılımı kuracaksanız, büyük ihtimalle şu yolu izlersiniz:

  1. İnterneti araştırarak sizin için uygun yazılımı bulmak.

  2. O uygulamayı edinmek için uygun siteyi bulmak.

  3. Belki de bir ücret ödemek.

  4. Yazılımı indirmek.

  5. Kurulumunu yapmak.

  6. Bazen sistemi yeniden başlatmak.
Püff, gerçekten çok iş.
.Linux ile, her şey çok daha basittir. Linux, "paket yöneticisi" adı verilen, her yazılımı "paket" adı altında gören bir uygulamaya sahiptir. Eğer yeni bir yazılıma ihtiyacınız varsa, basitçe paket yöneticisini açar, bir anahtar kelimeyle uygulamayı bulur ve kurmasını söylersiniz. Depolardan sizin için gerekli yazılım (hepsinin bir çok alternatifi olur) indirilir.

Windows'unuz neden gün geçtikçe yavaşlar?
Windows birçok tasarım hatasına sahiptir. Bu da onun gittikçe yavaşlamasına neden olur ve uzun süre kullanılmasını engeller. Şu sözü mutlaka birçok kez duymuşsunuzdur "Bilgisayarım ağırlaşmaya başladı, baştan kuracağım". Windows'u baştan kurmak sorunu çözer... bir dahaki sefere kadar.

Belki de bilgisayarların bu şekilde çalıştığını, çok yeni bir teknoloji olduğunu ve hâlâ kararlı hale gelmediğini düşünmeye başladınız. Pekala, Linux'u deneyin ve şaşırmaya hazır olun. Bundan 5 yıl sonra bile sisteminiz ilk kurduğunuz günkü kadar hızlı ve yanıtlayıcı kalacaktır. Sizi baştan kurmaya zorlayacak virüsler, adwareler, spylar ve trojanların olmamasına değinmeye gerek var mı?

Birçok insanı Linux'a geçmeye ikna ettim, aynı zamanda Windows'u da sabit disklerinde tutarak. Çünkü (Autocad gibi) Linux'ta bulunmayan birkaç programı kullanmak zorundalardı. Bu yüzden iki sistemi de kullandılar. Geçiş yaptıkları günden beri, çoğu Windows'u bir-iki senede bir tekrar kurdular; ama Linux'ta bunu yapmaya hiç gerek duymadılar çünkü hâlâ kararlı ve çevik bir şekilde çalışıyor.
Linux, yeniden kurmakla değil, işinize vakit geçirmenizi sağlar.

Yazılımda kapalı kapılara hayır!
Kapalı kaynaklı yazılımlarla açık kaynaklı yazılımların arasındaki fark, yazılım kaynaklarının insanların erişimine açık olup olmamasıdır. İyi, fakat bu beni neden ilgilendirsin ki? Aslında "kaynak", veya "kaynak kodu", bir yazılımı oluşturan gizli tariftir, tıpkı bir kek tarifi gibi. Dışarıdan bir kek aldığınız zaman, kekin asıl tarifini çözebilmeniz mümkün değildir (tahminleriniz ise çoğu zaman "hmm, sanırım bunun içinde hindistan cevizi var" dan öteye gitmez). Öyle ya, pastacı size süper nefis kakaolu kekinin tarifini verseydi, yakında iflas etmek zorunda kalırdı. Çünkü insanlar aynı keki kendileri evlerinde yapabilirlerdi, ve pastacının kekini almak zorunda kalmazlardı. Benzer bir şekilde, Microsoft şirketi de yazılımlarının gizli tarifini, veya "kaynak kodlarını", kimseyle paylaşmak istemez ve bunda da haklılar; çünkü altın yumurtlayan tavuğu kimse kesmek istemez.

Fakat problem şu ki, bu tarife bizlere farkettirmeden istedikleri herşeyi ekleyebilirler. Mesela Microsoft çalışanları: "PC, her ayın 12'sinde, eğer bilgisayar internete ağına bağlıysa, geçen aydan beri indirilmiş olan tüm dosyaların bir listesini yap ve bunu Microsoft'a ağ aracılığıyla gönder" şeklinde bir kodu bu tarife eklemek isterlerse bunu çok rahatlıkla yapabilirler. Muhtemelen Microsoft böyle bir şey yapmayacaktır, fakat nasıl emin olabilirsiniz ki; herşey kapalı/gizli/saklı ise?

Kısa bir süre önce (Ekim 2008) bir çok Çinli Windows kullanıcısı (çoğu Windows'un korsan kopyasını satın almıştı) bilgisayarlarına garip birşeyler olduğunu farketti; her saat başı, ekranları birkaç saniyeliğine kararıyordu. Kimseyi işinden alıkoyacak kadar ciddi bir problem olmamasına rağmen, insanları çıldırtmaya yeterdi. Microsoft Windows'a bir kod eklemişti (tarifinin içeriğine) "Eğer bir bilgisayardaki Windows'un korsan kopya olduğu tespit edilirse, her saat başı o bilgisayarın ekranını birkaç saniye karart". Burada korsan yazılım kullanmayı övmüyorum, elbette ki korsan yazılım kullanmak hiç de etik bir davranış değildir. Vurgulamak istediğim nokta şu: bu kod, bahsi geçen bilgisayarlara bir Windows güncellemesiyle yüklenmişti (bildiğiniz üzere güncellemeler genelde yazılım hatalarını tamir eder ve onlara yeni özellikler eklerler). Fakat kullanıcılar bu güncellemenin sistemlerini nasıl etkileyeceğini bilememişti. Hiç kimse bilemezdi.

Halbuki açık kaynaklı bir yazılımın kaynak kodunu değiştirmek çok daha açık bir süreçtir. Demek istediğim, yazılım kaynakları tümüyle kamunun gözetimine açıktır. Kod okumaktan ya da yazmaktan hiç anlamasanız bile, dünyada kod okuyabilen birçok insan var ve bu insanlar sözlerini sakınmazlar. Açık kaynak dünyasında ne zaman ki birisi bir kaynak kodu değiştirmeye çalışsa, ekipteki diğer geliştiricilerin tamamı bu değişiklikleri farkedebilir, ve isterlerse tekrar düzenleyebilirler ("hey dostum, neden insanların klavye girdilerini gözetleyen bir kod yazdın, senin aklından zorun mu var?"). Hatta bütün bir yazılım ekibi çıldırıp yazılımlarını art niyetli kodlarla doldursa bile, dışardan birisi pekala o kodları tekrar düzenleyip, zararlı kısımlarını atabilir, ya da tamamen yepyeni bir versiyonunu oluşturabilir, ve bütün dünyanın bu yeni değişikliklerden haberdar olmasını sağlayabilir. İşte açıklık budur.
İşte bu yüzden açık kaynaklı yazılımların sizi arkanızdan hançerlemeyeceğinden emin olabilirsiniz: topluluğumuz her zaman kaynakları yakın takibe alır.

Hataların bildirilmesi
Eğer Windows'ta bir hata bulursanız, temelde yapabileceğiniz şey beklemek ve Microsoft'un hatayı hızlı bir şekilde düzeltmesi için dua etmektir (ve eğer hata sistem güvenliğinizi tehlikeye atıyorsa, iki kat fazla dua etmeniz gerekebilir). Bu hatanın Microsoft'a bildirilmesinin mutlaka kolay olması gerektiğini (ki böylece onu daha hızlı bir şekilde giderebilirler) düşünebilirsiniz. Tekrar düşünün. Şurada bununla ilgili ilginç bir yazı var. Peki eğer Microsoft hatayı fark bile etmezse ne olur? Öyleyse, Microsoft'un bir sonraki versiyonun hatayı gidereceğini umalım (ancak bunun için fazladan birkaç yüz papel daha ödemeniz gerekiyor).

Açık kaynaklı yazılımların (Linux dağıtımları da dahil) neredeyse tamamının hata takip sistemleri vardır. Sadece problemin ne olduğunu açıklayan hata bildirimi yapmakla kalmaz (ki bunun için teşvik edilirsiniz) aynı zamanda sonrasında ne olduğunu da görebilirsiniz: herşey herkes için açık ve nettir. Program geliştiricileri size yanıt vereceklerdir, ayrıca hatayı çözmelerine yardımcı olacak fazladan bazı bilgileri size sorabilirler. Hatanın ne zaman giderileceğini bileceksiniz ve yeni versiyonu nasıl alacağınızı bileceksiniz (söylemeye bile gerek yok, hala ücretsiz). Yani burada sorunlarınızla ilgilenen insanlar var, sizi onlarla ilgili olarak bilgilendiriyorlar ve bunların hepsi bedava. Eğer sorun sizin sisteminizde çözüldüyse, herkesin sisteminde çözülecektir: yazılımı daha iyi hale getirmek için birlikte çalışmak herkesin yararınadır. Açık kaynak bu şekilde çalışır.


Bilgisayarınızı sürekli baştan başlatmaktan sıkıldınız mı?
Windows Update ile Windows sisteminizde bir kaç küçük yükseltme mi yaptınız? Lütfen yeniden başlatın. Bazı yeni yazılımlar mı yüklediniz? Lütfen yeniden başlatın. Sisteminiz stabil çalışmıyor mu? Lütfen yeniden başlatın. Yeniden başlatmayı deneyin, bundan sonra her şey daha iyi çalışacak.

Windows sistemi yeniden başlatmak için sürekli izin ister ve bu can sıkıcı olabilir (Belki devam eden, uzun süreli bir indirme işleminiz vardır ve sistemde ufak tefek değişiklikler oldu diye işleminizi iptal etmek istemezsiniz). "Daha sonra yeniden başlat"a tıklasanız bile, Windows her on dakikada bir sizi, sistemi yeniden başlatmanızı hatırlatarak, rahatsız eder. Eğer bilgisayardan uzaktaysanız ve soruyu görmezseniz sistem, büyük ihtimalle, otomatik olarak yeniden başlatılır. Elveda uzun süren indirme işlemi.

Basitçe Linux'un yeniden başlatılmaya ihtiyacı yoktur. Yeni yazılım da yükleseniz (çok büyük yazılımlar da dahil), rutin yükseltmeleri de yapsanız, sistemin çok önemli bölümlerinde yapılan ve bir kaç haftada bir gerekli olabilen güncellemeler haricinde, sizden bilgisayarınızı yeniden başlatmak için izin istemez.

Web sunucularını bilirsiniz. Bir çok web sunucusu Linux kullanır. Bu sunucular her zaman ulaşılabilir olmak zorundadırlar, sık sık yeniden başlatılmazlar. Gerçekten, bir çoğu yıllardır yeniden başlatılmamıştır. Linux stabildir, yeniden başlatılmaya ihtiyaç duymadan, mükemmel bir şekilde çalışır.
Büyük ihtimalle bilgisayarınızı haftalarca açık bırakmayacaksınız. Fakat burada önemli nokta şudur: Sistem sürekli yeniden başlatılarak sizi rahatsız etmeyecek.

Kaynak: http://www.whylinuxisbetter.net/index_tr.php?lang=tr
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#2
Linux baş tacıdır her zaman :)
Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#3
(05-08-2016 Saat: 22:15)NameLessWarrior Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Linux baş tacıdır her zaman :)

kesinlikle
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#4
Konuyu hortlatalım. Teşekkürler
Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#5
önemli değil.9
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#6
Linuxda virüs yok diye bir şey yok. Sadece zararlı yazılımları yok denecek kadar az.
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Teknolojik -

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping