Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Boğaz Meselesi
#1
İstanbul ve Çanakkale boğazlarının tabi olacağı hukuk rejimi dolayısıyla doğan meselelere Boğazlar Meselesi denmek adet olmuştur.


Karadeniz'i Akdeniz'e ve Avrupa kıtasını Asya kıtasına bağlayan boğazların iktisadi,askeri ve siyasi bakımlardan büyük önemi vardır ve boğazlar rejimi,boğazlar meselesi deyimleri daima kullanılmış ve dünya ölçüsünde bir mesele olarak devletlerin ilgisini üzerine çekmiştir.Tarih boyunca büyük devletler arasında bir mücadele konusu olan boğazların hukuki durumunu 1.Türk hakimiyetinden önceki devre,2.Türk hakimiyeti devresi olmak üzere iki dönemde incelemek gerekir.

1914'te başlayan 1.Dünya Savaşı'nda İtilâf Devletleri müttefikleri Rusya'ya deniz yoluyla yardımda bulunma zorunluluğu boğazları yine ön plâna çıkardı ve dünya tarihine Türklerin Çanakkale müdafaası gibi parlak bir başarısını kaydettirdi.Harbin sonunda imza edilen Sevr Antlaşması 20 Ağustos 1920'de boğazlar rejimini temelinden değiştirdi.Antlaşmaya göre:

1. Gerek savaş ve gerekse barış zamanlarında bütün devletlere ait her nevi ticaret ve savaş gemileri boğazlardan serbestçe geçme hakkına sahiptir.(Madde 37)

2. Kaderi boğazlarla sıkı sıkıya bağlı bulunan İstanbul şehri de Sevr Antlaşması'nda yer almaktadır.Buna göre Osmanlı Devleti'nin İstanbul'a sahip olması kabul edilmekle birlikte padişah İstanbul'da bulunan azınlıkların her nevi hukukuna riayet etmediği ve antşlama hükümlerini yerine getirmediği takdirde İstanbul'un durumunu yeniden ele alabilecekti.Osmanlı Hükümeti bu yolda alınacak bütün kararları kabul etmektedir.(Madde 36)

3. Boğazların yeni rejiminin iyi bir şekilde işletebilmesi için Boğazlar Komisyonu adıyla milletlerarası bir komisyon kurulmuştur.(Madde 38)

Bu dönemde Ankara hükümetinin SSCB ile imzaladığı Moskova Antlaşması'nda boğazlar konusuna yer verildi.16 Mart 1921 tarihli bu antlaşmaya göre boğazlar bütün devletlerin ticari ulaştırmasına açık olacak ve bu geçiş serbestliği Karadeniz'e kıyısı bulunan devletler tarafından düzenlenecekti.

Görülüyor ki Sevr Antlaşması ile Osmanlı Devleti boğazlar ve İstanbul üzerindeki hakimiyetini kaybetmektedir.Sevr antlaşmasının diğer maddeleriyle Türkiye'nin bağımsızlığı da zedelenmiştir.Padişah hükümeti antlaşmayı kabul ettiği halde Türk milleti bunu kabul etmeyerek Milli Mücadele'ye girişti.İstiklâl Savaşı sonunda 24 Temmuz 1923'te imza edilen Lozan barışında boğazlar meselesi yeniden ele alındı ve boğazlar için ayrı bir Antlaşma yapılması kararlaştırıldı.(Madde 33).Boğazların tabi olacağı usul hakkında mukavelename adını alan bu Antlaşmanın birinci maddesine göre boğazlardan savaş ve barış zamanlarında havadan ve denizden serbest geçiş esası kabul edilmekle birlikte savaş ve ticaret gemileri için ayrı rejimler uygulanması kararlaştırılmıştı.

Ticaret GemileriNormal ticaret gemileri,hastahane gemileri,yatlar,balıkçı gemileri ve askeri olmayan uçaklar)Barışta sancağı ve yükü ne olursa olsun;gece ve gündüz boğazlardan serbest olarak geçeceklerdir. Savaşta ve Türkiye tarafsız olduğu takdirde,barış zamanındaki rejim uygulanacaktır. Savaşta ve Türkiye savaşa girdiği takdirde tarafsız gemi ve uçaklar,düşmana gerekli savaş malzemesi,düşman askeri,düşman tebaası veya düşmana yardımcı kuvvet taşımamak şartıyla geçişte serbesttirler.Türkiye bu gemileri kontrol hakkına sahiptir.Türkiye düşman gemileri hakkında devletler hukuku prensiplerine uygun kararlar alabilir.

Savaş GemileriNormal harp gemileri,yardımcı gemiler,asker taşıma gemileri,uçak gemileri ve uçaklar) Barışta sancağı ne olursa olsun bütün savaş gemileri Karadeniz'de kıyısı olan devletlerden deniz kuvvetleri en fazla olanın donanmasından fazla olmamak şartıyla boğazlardan geçebilirler. Savaşta ve Türkiye tarafsız olduğu takdirde barış zamanındaki rejim uygulanacaktır. Savaşta ve Türkiye savaşa girdiği takdirde tarafsız gemiler barış zamanındaki muameleye tabi olacaklardır.

Lozan barışında boğazlardan geçiş serbestliğini sağlamak üzere sahilin iki tarafında askerlikten arınmış bir bölge bulunacak ve geçişi düzenlemek üzere Türk delegesinin başkanlığında bir Boğazlar Komisyonu kurulacaktır.

Lozan Antlaşması boğazları askerlikten arınmış bir duruma getirmek suretiyle Türkiye'yi,Boğazlar gibi hayati önemi olan bir bölgede gerekli tedbirleri almaktan alıkoymuş ve Türkiye herhangi bir saldırıya uğradığı takdirde savunmasını güçleştirir duruma sokmuştu. Ancak Lozan barışı imzalandığı sırada Milletler Cemiyeti'nin kurulmuş olması ve bu topluluğun barışı koruyabileceği düşüncesi hakimdi. Kısa bir süre sonra bu düşüncenin bir hayal olduğu anlaşıldı. Çeşitli devletler savaş hazırlıklarına başladılar.1933'te Japonya Milletler Cemiyeti'nden çıktı.1935'te İtalyanlar Habeşistan'a saldırdı.

1936'da Almanlar askerlikten arınmış olan Ren bölgesini işgâl ettiler. Bu hadiseler karşısında Milletler Cemiyeti'nin aldığı tedbirler fayda vermedi. Böylece Milletler Cemiyeti'ne bağlanan ümit boşa gitti. Bunun üzerine Türkiye 11 Nisan 1936 tarihinde;Lozan barışını imzalamış olan devletlere birer nota vererek Lozan Boğazlar mukavelenamesinin değiştirilmesinin,Türkiye'nin ve Boğazların güvenliğini sağlayacak yeni bir yeni bir antlaşmanın imzalanmasını istedi. Bunun üzerine 22 Haziran 1936'da İsviçre'nin Montreux(Montrö) şehrinde Avustralya,Bulgaristan,Büyük Britanya,Fransa,Japonya,Romanya,Sovyetler Birliği,Türkiye,Yugoslavya ve Yunanistan'ın katılmasıyla başlayan konferans 20 Temmuz 1936'da yeni bir boğazlar rejimi meydana getirdi.
https://instagram.com/alphazzers
Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#2
Teşekkürler.
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#3
Teşekkürler..
Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi



***

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping