Konuyu Oyla:
  • Toplam: 1 Oy - Ortalama: 5
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Alex İmza [ Veda Konuşması ]
#1
p49gg.png





Sizlerle beraber geçirdiğim süre için en derinden teşekkür ederim. Pazartesi günü sözleşmemi feshettikten sonra taraftarın gösterdiği reaksiyonu rüyalarımda bile göremezdim, onlara çok teşekkür ediyorum. Çocukken bile son hafta ağladığım kadar ağlamamışımdır, çok duygulandım. En içten dileklerim bunlar, Fenerbahçe taraftarının bundan sonraki süreçte mutlu olmasını diliyorum. Bana çok iyi davrandılar.

Samet’e teşekkür etmek istiyorum. Geçen hafta havaalanından bugünkü istifaya kadar çok zor bir süreç geçirdi. Hiç kolay günler geçirmedi.

İki çok önemli maçın geçmesini bekledim. Çok şükür ki lehimize sonuçlandı. O yüzden toplantı için bugünü seçtim. Bazı yorumlar okuduğum için bunu söyleme gereğini hissettim. Önemli olan takımdır, bu iki maçın atlatılmasını istedim. Kulübün toplantısında ne söyleneceği beni endişelendirmiyor. Öyle ya da böyle başkan ve Kocaman’la konuşarak çözdük.

Fenerbahçe’de başarılı bir dönem geçirdiğimi düşünüyorum. Sanırım bu işin beş tane bacağı vardı. Kendim, Aykut Kocaman, Ali Yıldırım, başkan ve basın. Başınıza bir şeyler geliyorsa bunda sizin de dahiliniz vardır, kendi hatalarım da olduğunu biliyorum. En büyük hatam kulübü yaralayacak davranışlarda bulunmam oldu. Twitter’ı yanlış bir şekilde kullandım. Bazı insanlara mesajlar göndermeseydim daha iyiydi. Mesajın içeriğinde hata yoktu ama göndermeseydim, bende kalsaydı daha iyi olacaktı. Mahmut vasıtasıyla verilen borcu yoktur kağıdı var. O konuda Ali Yıldırım’la tartışmamız olmuştu. O konuda da öyle davranmasaydım diye düşünüyorum geriye baktığımda. Özellikle bundan dolayı ’para için oynuyor’ gibi şeylere maruz kaldım. Kaptan olarak primlerin eşit dağıtılması gerektiğini düşünüyorum. Zamanında bu belgeyi imzalamış olsaydım bu düşünceyi engellemiş olabilirdim. Para düşkünü olsaydım kulüp tarafından bana yapılan ayrı çalış önerisine ayrı çalışarak yapardım. Mayıs’a kadar maaşımı alırdım. Ama insanlar hak ettiği parayı almalı. Bunlar durumun bu hale gelmesine kadar içtenlikle kabul ettiğim hatalarım.

Aykut Kocaman’la ilk tanışmamız yönetici olarak olmuştu. Aragones’le son maçımızda Trabzon maçını kazansaydık 7 Temmuz’a kadar tatilde olacaktık. Ben tatildeyken Aragones ayrıldı, Kocaman sportif direktör olarak göreve başladı. Dönüş tarihinin değişiklik bilgisi bana ulaştı. 20-22 Haziran civarı Samet arayıp geri dönüş tarihinin bir hafta öncesine çekildiğini söyledi. Ama ben programımı ona göre ayarladığımı dönemeyeceğimi söyledim. 7 Temmuz’da döndüğümde Daum’un odasına gittim ve gecikmeden dolayı özür diledim. Kendisi de sorun olmadığını söyledi. Beni de tanışmakk için Kocaman’ın yanına gönderdi. Kendisiyle tanıştım, ilk söylediği şeylerden biri ’sen kaptansın, senin de gelmen gerekirdi’ dedi. Ben de kendisine haklı olduğumu söyledim. Ve kendisine şunu ilave ettim. Yılın 11 ayını burada geçiriyorum, bana verilen ilk programa göre gitmiştim. Bu şekilde ilk tanışmamız gerçekleşti. Yönetici olarak bir sene çok az kontağımız oldu. Ondan sonra teknik direktör oldu. Teknik direktör olduğunda da problemlerimiz başladı. Kendisiyle birçok kere futbol üzerine görüşmemiz oldu, hepsini kabul ettim ama hiçbirine katılmadığımı söyledim. Futbol görüşümüz çok farklıydı. Benim görüşüme göre futbol takımı sürekli gelişmesi gereken bir takım. Bu da antrenmanlarla sağlanır. Bir oyuncu aynı performansla gidiyorsa bunda bir yanlışlık vardır. O da ’burası Türkiye, antrenmanlar gelişmek için değildir’ diye yanıt verdi. Özellikle takımın gol attığı zamanlarda hocanın sevince katılmaması kafamda soru işaretleri oluşturmuştu, mutsuzluk yaratmıştı. Coşkulu taraftara sahip olan kulubün teknik direktörünün sevinmemesi kafama girmedi. Dün Gökhan Gönül’ün golünden sonra sevince ortak olması bir şeylerin değişebileceğini gösterdi. Sözleşmesini üç sene uzattılar, bu da hocanın yaptığı işe güvendiklerini gösteriyor. Sözleşmesini uzattıktan sonra kulubün futbola bakışında değişiklikler olacağını söyledi ama bana göre değişiklik olmadı.


’UMARIM BANA GEREK KALMAZ’ DEDİM

Türkiye’de futbol oynadığım süre içinde en üzüldüğüm maç geçen yılki Galatasaray maçı oldu. Kazanmak, kaybetmek oyunun parçası. Oynamak ya da yedek kalmak hocanın tercihleri. Bu maçtan önce sol ayağımdaki problem yüzünden Trabzon maçında oynamadım. Takım çok iyi oynadı. İlk antrenmanda Aykut Hoca’nın odasına gidip, takım çok iyi oynadı tebrik ederim dedim. Ve ona kendi ayağımdan bahsettim. Galatasaray maçında büyük ihtimalle oynayamayacağımı söyledim. Bütün oyuncuların duymak isteyeceği şeyi söyledi. Maç saatine kadar seni bekleyeceğim, sana güveniyorum dedi. Sonra sağlık ekibiyle program yaptık. Maçtan iki gün önce doktor ayağıma anestezi uygulamak istedi, kabul etmedim. Antrenmandan sonra hocanın odasına gittim, herhangi bir ağrı hissetmediğimi söyledim. O da bana teşekkür etti. Maç günü öğle yemeğinde benimle konuştu ve beni yedekte başlatacağını 70 civarı oyuna alacağını ve maçı kazanacağımızı söyledi. Ben de ona umarım bu planlarında yanılırsın, 70’a kadar bana ihtiyaç kalmadan şampiyon oluruz dedim.


TAKIMLA İSTANBUL’A DÖNMEDİ

Sonra bir finalden başka bir finale geçtik, Bursa maçına. 30 yıldır kupayı almıyorduk. 30 yıllık tabuyu yıktık, Fenerbahçe forması altında en mutlu olduğum maçlardan biriydi. Maçtan sonra hocamız bizi tebrik etmedi, takımla İstanbul’a dönmedi. Bu da bana ilk gün sitem etmesini hatırlattı. 30 yıl sonra kupa kazanıyoruz, hoca takımla dönmüyor bile dedirtti. Tanıştığımız ilk gün 5 günlük gecikmeden bahsettikten sonra üç sene sonra bu davranışta bulunması garip geldi.

Sonra tatilde Aykut Hoca’nın basınla yaptığı görüşmenin detayları geldi bana. Tatilden dönünce benimle konuşacağını, fizik olarak belli noktalara geldiğimi bir takım planları olduğunu söylemiş. Tatilden döndüm ama bu konuşma gerçekleşmedi. İlk gün geldik, sağlık kontrolünden geçtik Bolu’ya gittik. Orada benimle konuşmadı. Yanlış hatırlamıyorsam iki hafta geçirdik Bolu’da benimle konuşmadı. Bir gün iznimiz vardı, hazırlık kampını tamamlamak üzere Avusturya’ya gitik. İki hafta kaldık. Son gününde basın toplantısı yapacaktım. Biraz da geciktim toplantıya hatırlarsınız. Gecikmenin sebebi sizinle konuşmak için odamdan çıktığımda Aykut Hoca beni çağırdı. Benimle Bolu’da ve Avusturya’da konuşmaya fırsat bulamadığını ama dönünce İstanbul’da konuşacağını söyledi. Avusturya’da MTK maçında frikikten gol attım ama Brezilya’daki arkadaşlarım yedek kulubesine bakınca golü kendi kalene attın zannettik diyorlar. Benimle konuşacağını söylediği şeyleri bir türlü konuşmamıştı ve canım sıkılıyordu. Vaslui maçında kötüydük. Bir sonraki hafta Romanya’ya gittik. Vaslui maçından bir gün önce benimle konuşmak için çağırdı. Bana çözülmesi gereken bir sorun var mı diye sordu, orada ben bir patlama yaşadım. Kendisiyle ilk tanıştığımız günden bu yana kendisi hakkında ne düşünüyorsam açık yüreklilikle söyledim. O da benim hakkında ne düşündüğünü açık bir şekilde söyledi. İşi sonlandıran konuşma da o oldu. 18 yıllık kariyerim boyunca birçok insanla tartışma yaşadım ama en ağırı buydu. Bu tartışma ’şimdi ne olacak’ diye bitti. Ben de kendisine şu ana kadar nasıl olduysa öyle gidecek dedim. Sen ne diyorsan ben onu yapacağım dedim.

Süper Kupa maçından önce takımı ikiye ayırdı. Ben ilk 11’de değildim. Erzurum’a gittik, maç toplantısı yapıyoruz. Toplantı bittiğinde kendisine maçla ilgili bir şeyler söylemek istediğimi ilettim. O da benim bu duruşumu övdü. Ben de kendisine duruşumun başından beri aynı olduğumu söyledim. Benim oynayacağım bazı noktalarla ilgili bir şeyler sormak istedim. Galatasaray maçının da Spartak Moskova maçı öncesi bir prova olacağını söyledi. Odaya giderken oynayıp oynamayacağımı bilmiyordum. Odadan çıktığımda Samet bana oynayacağımı söyledi, şaşırdım. Çünkü bir gün önce bensiz bir çalışma yaptırdı ve oynamayaacağımı düşünüyordum. Süper Kupa maçını kaybettik. Elazığ maçı sonrası Moskova’ya gittik. Salı günü öğle saatlerinde toplantı yaptık, o esnada görüntü izliyorduk, durdurdu. Bu noktada Alex bugün olmayacak dedi. Burada problem benim yedek kalmam değil. Ben bunu bir iletişim ve saygı eksikliği olarak görüyorum. Bunu beni kenara alıp izah edebilirdi. Bunu maçtan önce görüntüler geçerken öğrendim. Bundan sonra benim en büyük hatam geldi, neredeyse smaçöre top kaldıran masör gibi hata yaptım, medyaya neredeyse asist yaptım. Sonra Gaziantep maçında duran top çalışırken Samet aracılığıyla benim ilk 18’de olmayacağım bilgisi geldi. Hocanın söylediği Alex’in kafası karışık cümlesi beni rahatsız etti. Benimle konuşmadan kafamın karışık olduğunu nereden bilebilirdi. Kendisiyle son görüşmem bana kadro dışı kaldığımı iletirken oldu.


’FENERBAHÇE SOKAKTA DA OYNASA KALIRIM’ DEDİM

Ali Yıldırım’la olan ilişkin başkan hapse girmeden önce sınırlıydı. İlişkimiz ’merhaba-merhaba’ düzeyindeydi. 3 Temmuz süreci sonrası Ali Yıldırım futbolcularla bir toplantı yaptı. Toplantıdan sonra Ali Yıldırım’la beraber Samet’in odasına gittik. Ben kendisine Fenerbahçe üçüncü ligde de oynasa, sokakta da olsa kalacağımı söyledim. Takımın bir takım maddi sorunlar yaşayacağını bildiğimi söyledim. Kendisine ödemelerle ilgili nasıl yapmayı uygun görüyorlarsa bir plan istedim. Kupa finali öncesi takım kaptanları ve hocalar bir araya geldik. Orada kaptan Ömer bana oynayabilecek misin, üç gün önce oynayamayacak durumdasın dedi. Ben her zaman iyiydim, hocanın kararı diye cevap verdim. Bursa maçında da Galatasaray maçında da oynamak için hazırdım diye cevap verdim. Kupadan sonra tatile gittik, ilk gün Samet’le görüştüm, onu endişeli gördüm. Samet bana Ali Yıldırım’ın kendisine Galatasaray maçında da oynamaya hazırdım diyerek Aykut Hoca’yı basının önüne attığımı söylediğini belirtti. Ben doğruları söyledim. Ali Yıldırım’ın bana özellikle ’borcu yoktur’ kağıdını imzalamadığımdan çok kızgın olduğunu söyledi. Bana şunu iletti: Taraftarla ve halkla iyi ilişkileri var ama onunla ilgili karar almak için en ufak hatasını bekleyeceğim dedi. Ben bu söyledikleri için üzülmedim. Üzüldüğüm şey bunu direkt yüzüme söylemeyip, arkamdan mesaj yoluyla göndermesi oldu. Bu da kendisiyle iyi olmayan hikayenin özeti.

Başkana ise çok büyük saygı duyuyorum. Başkanla bazen çok iyi, bazen çok kötü ilişkimiz oldu. Ama her zaman açık ve direkt olarak birbirimizin gözünün içine bakarak konuştuk. Sizin onu çok olumsuz olarak nitelendirdiğiniz bir şey oldu. Ben protesto edildiğim zaman başkan beni alkışladı, bu benim için çok önemliydi.
Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#2
Beğenmedim Kanka :D kötü durmuş arkaplan ve ı love you yazısı
Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#3
Olmamış malesef.
Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#4
resmi rezil etmişin:))) ama eline sağlık ortada bir emek var geşitir ama:D
Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#5
Duman effect arka plan del :)
Güzel olmamış arkadaşlar farkındayım ama konuşma duygusal :(
Paylaşmamın amacı konuşmaydı
Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#6
ben onun konusmasını olsem okumam bir galatasaraylı olarak:D gerci drogba fln olsaydı onuda okumazdm km urascak:D
Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#7
Kötü olsada yine ellerine sağlık.
Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Grafik Destek Platformu | Aslında Herşey -

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping