Konuyu Oyla:
  • Toplam: 1 Oy - Ortalama: 3
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Yüzme
#1
Star 
Vücudun hemen hemen her yerini çalıştırdığı için en çok kas yaptıran sporlardandır....
4 adet stili vardır:
- Kurbağalama
- Kelebek
- Sırt üstü
- Krawl
Kurbağalama Yüzüş
Kurbağalamanın zengin bir yarışma tarihi vardır, îlk çağlarda yarışmalarda yer alan ilk yüzme tarzıdır. Bir zamanlar yüzücülerin kurbağalama yarışlarında su altında yüzmeleri tehlikeli olduğu gerekçesi ile kurallarla yasaklanmıştı. Çünkü birçok yüzücü suyun altında uzun süre kalmayı deneyerek baygınlık geçiriyordu. Kurallar 1950'lerin sonlarında yarışların büyük kısmının yüzeyde gerçekleşmesini sağlayacak şekilde değiştirildi. Günümüzde yüzücüler sadece starttan ve her dönüş sonrasında bir çekiş ve bir ayak vuruşu dönemince suyun altında kalabilirler. Bu dönem sonrasında vücutlarının bir kısmı özellikle başları her vuruş döneminde suyun normal düzeyinin üzerinde görünmelidir. Kurbağalama stilinde yüzücüler yan-dairesel kol çekişleri ve birçok adı olmasına rağmen çoğunlukla "kamçı" olarak adlandırılan ayak hareketlerini kullanırlar. Kurbağalama, yüzme stillerinin en yavaş olanıdır.
Yüzücüler, ayak vuruşu döneminde itici kuvvetin evrelerinde büyük bir güç meydana getirseler de bacakları çekerken bu gücün büyük kısmını harcarlar. Bu da onların diğer stillere oranla ortalama hızlarını oldukça düşürür. İleri dönük hızda büyük devirsel değişimler kurbağalamayı diğer yüzme sitilleri içersinde en yavaş kılar.
Günümüze değin, birçok uzman kurbağalamanın düz vücut pozisyonunda yapılması gerektiğine inandı. 1970'lerde vücudu yunus gibi dalgalandırılan kelebeğe benzer bir stil gündeme geldi. Bu stile "dolfin" ya da "Avrupa Stili" kurbağalama adı da verilir. Ancak en çok "dalgalı kurbağalama" olarak anılır. Bu tarzı yakalamak uzun çalışma ve zaman alacaktır. Bununla beraber yüzücülerin, ayak vuruşu sırasında, başlarını kollarının arasından aşağı doğru indirmeleri sayesinde, vücutlarına aerodinamik bir görüntü verebilirler. Ayrıca bacaklar yerine gelirken baş tekrar yükselebilir. Bu bölümün ilk alt başlığı dalgalı ve düz stillerin karşılaştırılmasıdır.
Kelebek Yüzüş
1930'lu yılların başından itibaren kelebek stil yüzmede çeşitli gelişmeler oluşmaya başladı. Yalnızca kulaç atmaya dayalı yüzmeden nefes kontrollü kulaç atma stiline yavaş yavaş geçildiği görüldü. Bazıları bunu suyun yüzeyinde yaparken bazıları da suya dalma aşamasında yapmayı tercih ediyordu. Kelebek - serbest yüzen yüzücüler yunus vuruşunu yaptıklarında daha da hızlandıklarını anladılar. Yunus vuruşu o tarihlerde serbest yüzme kurallarına da uygundu. Çünkü her iki ayak aynı anda aynı düzlemde hareket ediyordu. Yunus vuruşu (Dolfin) ile kelebek yüzme o kadar hızlandı ki yeni bir kategori oluştu (1955). Kelebeğin mucidi olarak yüzücü Jack Sieg ve antrenör David Armbruster olarak bilinir.
Sırt Üstü Yüzüş
Arka kol yüzme tarzı (sırtüstü yüzme), serbest yüzüş tarzının tam tersi bir yüzüşle elde edilir. Zaman içinde yüzücüler birbirini takip eden, su üzerindeki tamamlayıcı kol hareketleriyle ve kurallara uyarak daha hızlı yüzeceklerini fark ettiler. Bu yüzme tarzına elverişli olan ayak çırpma hareketlerinin uygulanmasına da başlandı, çünkü böylesi eski ayak vuruşundan daha hızlıydı.
1930'dan 1960 yılına kadar sırtüstü yüzücüleri Adolph Kiefer adlı büyük şampiyon tarafından kullanılan tekniği uyguladılar. Su altı kol yüzüşü su yüzeyinin hemen altında ve yana doğru düz bir kolla yapılıyordu. Bunun gibi hareketin tamamlanışı da alçak ve düz bir kolla yanlamasınaydı. Bu stil 1960'larda değişti. Su altı kameralarının kullanımı yaygınlaşmaya başladıkça konunun experleri (uzmanları) o günün en başarılı sırtüstü yüzücülerinin S tipi çekiş hareketlerini kullandıklarını gördüler. Yüzücülerin kollan yüzerken önce bükülüyor, sonra açılıyordu. Hareketin tamamlanışı ise yandan ziyade, dümdüz baş üzerinden yapılıyordu. Bu günkü sırtüstü yüzme, kuralların izin vermesiyle ve hızı arttırıcı yeniliklerle daha iyi bir duruma gelmiştir.
Yüzmenin Kas-İskelet Sistemleri üzerine etkileri
Kas gerilebilme ve kasılabilme yeteneğine sahip liflerden oluşur.
Kas dokusu üç'e ayrılır:
1- İskelet Kasları (İstemli Kaslar)
Vücudu harekete geçiren kaslara iskelet kasları denir. Antrenman yolu ile oluşan değişiklikler en belirgin şekilde iskelet kaslarında görülür. İskelet kasları hareket için güç sağlarlar ve vücut kaslarının 7/8'ini oluştururlar. Genel olarak bir kasın % 75-80'i sudan, % 18-20'si proteinden, geri kalan bölümü ise karbonhidrat, lipit (yağ), mineral ve non-proteik azottan oluşmuştur. Kasta % 0.5-1.5 oranında glikojen şeklinde bulunan karbonhidrat, bilindiği gibi, organizmanın en önemli enerji kaynaklarından biridir.
İskelet kasları, beyaz ve kırmızı kaslar olarak iki gruba ayrılırlar. Beyaz kaslar (Fast-Twitch muscle fibers ya da kısaca FT), kırmızı kaslara (Slow-Twitch muscle fibers ya da kısaca ST) oranla daha çabuk kasılırlar ve uzun süre iş yapmayı gerektirmeyen görevlerde yer alırlar. ST-liflerinin çevrelerinde kılcal damar çoktur. Aerob metabolizmayı kullanırlar.
2- Düz Kaslar (İstemsiz Kaslar)
İç organlarının yapısında yer alırlar ve uzun süreli düzenli faaliyette bulunurlar. İsteğimiz dışında çalışırlar.
3- Kalp Kasları (İstemsiz Kaslar)
Kalpte bulunan ve uzun süreli düzenli faaliyette bulunan kas tipidir. İsteğimiz dışında çalışırlar.
Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#2
Alıntı ise alıntı yazabilirmisiniz 3. konuda 3. uyarım !!!
Seo Danışmanlığı
10TR.NET ARAMA MOTORU

Seo hakkında ki her sorunuz için buradayım.
Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi



Reklam yaziniz bostur. ayarlardan duzenleyiniz:medi -

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping