Konuyu Oyla:
  • Toplam: 2 Oy - Ortalama: 3.5
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Katharine Hepburn
#1
478px-Katharine_Hepburn_promo_pic.jpg

Genel bilgiler ;


  • Doğum adı: Katharine Houghton Hepburn
  • Doğum: 12 Mayıs 1907 ( Hartford, Connecticut )
  • Ölüm: 29 Haziran 2003 (96 yaşında) ( Old Saybrook, Connecticut )
  • Evlilik(ler)i: Ludlow Ogden Smith (1928–34; ayrılık)
  • İlişki(ler)i: Spencer Tracy (1941–67; Tracy'nin ölümü)
  • Etkin yıllar: 1928–94



BAFTA Ödülleri


  • En İyi Kadın Oyuncu
  • 1968 The Lion in Winter
  • 1968 Guess Who's Coming to Dinner
  • 1982 On Golden Pond



Akademi Ödülleri


  • En İyi Kadın Oyuncu
  • 1933 Morning Glory
  • 1967 Guess Who's Coming to Dinner
  • 1968 The Lion in Winter
  • 1981 On Golden Pond



Emmy Ödülleri


  • En İyi Kadın Oyuncu - Minidizi/TV filmi
  • 1976 Love Among the Ruins


Katharine Houghton Hepburn (12 Mayıs 1907 – 29 Haziran 2003), ABD'li film, tiyatro ve televizyon sanatçısıydı. İnatçı, bağımsızlığı ve ruhlu kişiliğiyle bilinirdi. Hepburn'ün kariyeri, 60 yıldan fazla Hollywood başrol oyuncusu olarak yayılmıştır. İşi, screwball komedi diye tanımlanan komedi filmlerinden edebi dramlara kadar ulaştı ve dört Akademi Ödülü kazandı. Bu kimsenin sahip olmadığı bir rekordur. Hepburn'ün karakterleri genellikle gizli bir kırılganlığa sahip güçlü ve sofistike kadınlardı.

Hepburn, Conneticut'ta zenginlik içinde büyüdü ve oyunculuğa Bryn Mawr College'da eğitim görürken başladı. Tiyatroda geçen dört yıldan sonra, Broadway oyunundan aldığı olumlu görüşler Hollywood'un dikkatini Hepburn'ün üzerine çekmesini sağladı. Film endüstrisindeki ilk yıllarında başarılar elde etti. Üçüncü filmi, Morning Glory (1933) ile ilk Akademi Ödülü'nü kazandı; fakat bunu ticari başarısızlıklar izledi. 1938'de "box office zehri" diye anılmaya başlandı. Hepburn zekice geri dönüşünü tasarladı. Önce RKO Radio Pictures ile olan sözleşmesini satın aldı, sonra The Philadelphia Story filminin haklarını elde etti. 1940'lı yıllarda, kariyerinin Spencer Tracy'yle olan ittifakına bağlı olarak Metro-Goldwyn-Mayer ile anlaşma yaptı. Tracy ile sahne ortaklığı 25 yıla yayıldı ve beraber dokuz film çektiler.

Hepburn, düzenli olarak Shakespeare sahne prodüksiyonlarında rol alarak ve edebi rollerin hakkından gelerek hayatının sonraki yarısında kendisine meydan okudu. The African Queen (1951) filmindeki gibi orta yaşlı evlenmemiş kadınları canlandırdı ve kendine halkın benimsediği bir kişilik buldu. Guess Who's Coming to Dinner (1967), The Lion in Winter (1968), and On Golden Pond (1981) filmleriyle beraber üç Oscar daha kazandı. 1970'lerde televizyon filmlerinde görünmeye başladı. Yaşlılıkta işinde faal olarak kaldı, 1994'te 87 yaşında son sahne performansı sergiledi. Hareketsizlik ve hastalık döneminden sonra 2003 yılında 96 yaşında öldü.

Hepburn, Hollywood şöhret makinesi olmaktan kaçındı ve kadınların toplumsal beklentilerine ayak uydurmayı reddetti. Açıksözlü, iddialı, atletikti ve moda olmadan önce pantolon giyerdi. Genç bir kadın iken bir kere evlendi; ama ondan sonra bağımsız bir biçimde yaşadı. Spencer Tracy ile olan 26 yıllık ilişki halktan saklandı. Geleneklere uymayan yaşam tarzı ve hayat verdiği bağımsız karakterleriyle Hepburn, 20. yüzyıl Amerika'sına "modern kadın" örneği oluşturmak için geldi ve kadınların algılamalarını değiştirmesine yardım etti. 1999'da American Film Institute tarafından Hollywood Efsanesi olarak adlandırıldı.

İLK YILLARI VE AİLESİ

Hepburn, altı çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olarak 12 Mayıs 1907 tarihinde, Hartford, Connecticut'ta doğdu. Ebeveynleri Thomas Norval Hepburn (1879–1962), Hartford Hastanesi'nde ürolog ve Katharine Martha Houghton (1878–1951) idi. İkisi de Amerika'daki sosyal değişim için savaştılar: Thomas Hepburn, zührevi hastalıklarla ilgili halkı eğiten New England Social Hygiene Association'ın kurulmasına yardım etti. Katharine Martha ise Connecticut Woman Suffrage Association'a (Kadınların Seçme Hakkı Derneği) başkanlık etti. Katherine Hepburn, çocukken annesinin "Kadınlar için Oylar" adlı mitinglerine birçok kez katılmıştır. Hepburn ailesinin çocukları, ifade özgürlüğünü icra etmeleri için yetiştirildi ve istedikleri her konuda düşünmeye ve tartışmaya yüreklendirildi. Ebeveynleri, Hepburn'ün karşılaştığı engellere karşı savaşmasını teşvik eden ilerici görüşlerinden dolayı çoğunluk tarafından eleştirildi. Hepburn, ta gençlik yıllarında beri "iki olağanüstü ebeveyn"in ürünü olduğunu fark ettiğini söylerdi. Tüm hayatı boyunca ailesine yakınlığı devam etti.

Genç Hepburn, erkeklerinki gibi saçlarını kısacık kesmekten hoşlanan ve kendine Jimmy diyen erkeksi bir kızdı. Thomas Hepburn, çocuklarının akıllarını ve bedenlerini kullanmaları konusunda istekliydi ve onlara yüzmeyi, koşmayı, dalmayı, at sürmeyi, güreşmeyi; golf ve tenis oynamayı öğretti. Golf en büyük kızı için bir tutkuya dönüştü: her gün özel ders aldı ve Connecticut Young Women's Golf Championship'te yarı-finale çıkarak çok iyi yol katetti.Hepburn genç yaşlarından beri sinemanın hayranıydı ve her cumartesi gecesi sinemaya giderdi.

3 Nisan 1921'de, Greenwich Village'da arkadaşlarını ziyaret ederken Hepburn çok sevdiği büyük erkek kardeşi Tom'un cesedini buldu. Tom'un zahiri bir intihardan dolayı öldüğü biliniyordu. Bir çarşafı bir kirişin etrafına düğümleyerek kendini asmıştı. Hepburn ailesi bunun bir intihar olduğunu inkar etti ve Tom'un ölümünün kötüye giden bir deneyim olması gerektiğini öne sürdüler. Bu olay, genç Hepburn'ün huysuz ve çekingen olmasına ve insanlardan kuşku duymasına yol açtı. Diğer çocuklardan kaçındı, Kingswood-Oxford School'u bıraktı ve özel ders almaya başladı. Uzun yıllar boyunca Tom'un doğum gününü (8 Kasım) kendisininki olarak kullandı. Me: Stories of My Life, (Ben: Hayatımın Hikayeleri,) adlı otobiyografisinde gerçek doğum günü tarihini açıklamıştır.

1924'te Bryn Mawr College'ı kazandı. Daha önce orada okumuş olan annesini tatmin etmek için bu kuruma katıldı. Uzun yıllardır ilk kez bir okulda bulunuyordu ve utangaçtı, sınıf arkadaşlarıyla iyi geçinemiyordu. Hepburn oyunculuğa yönlendirildi; fakat üniversitedeki roller iyi notlara bağlıydı. Notları iyi olmadan önce, düzenli bir şekilde sahnede rol almaya başladı.

KARİYERİ

200px-Katharine_Hepburn_in_The_Warriors_Husband.jpg

Hepburn oyuncu olmaya karar vererek Bryn Mawr'ı bıraktı. Mezuniyetten sonraki gün Repertory tiyatrosunu başarılı bir şekilde yöneten Edwin H. Knopf ile tanışmak için Baltimore'a gitti. Knopf, Hepburn'ün hevesinden etkilendi ve The Czarina adlı prodüksiyonuna oyuncu olarak aldı. Oynadığı küçük rol için iyi eleştiriler aldı. Sonraki haftanın şovunda bir rol daha verildi; fakat burada Hepburn daha az başarılıydı. Tiz sesinden dolayı eleştirildi ve bu yüzden New York City'de ses eğitimi almak için Baltimore'dan ayrıldı.
Knopf, New York'ta The Big Pond oyununu sahneye koymaya karar verdi ve Hepburn'ü başrol kadın oyuncu için yedek oyuncu olması için aradı. Açılıştan bir hafta önce, başrol oyuncusu kovuldu ve yerine Hepburn geçti. Açılış gecesinde, Hepburn geç geldi, cümlelerini karıştırdı, ayakları takıldı ve anlaşılabilir olmak için çok hızlı konuştu. Derhal kovuldu ve orijinal başrol oyuncusu yeniden işe alındı. Kararlı bir şekilde yapımcı Arthur Hopkins ile güç birliği yaptı ve These Days oyununda öğrenci kız rolünü kabul etti. Broadway sahnesine ilk çıkışı 12 Kasım 1928'de, Cort Theatre'da gerçekleşti; fakat oyun için yapılan eleştiriler kötüydü ve sekiz şovdan sonra kapandı. Hopkins, Hepburn'ü hızla Philip Barry'nin Holiday oyununda başrol için yedek oyuncu olarak aldı. Aralıkta, sadece iki hafta sonra, üniversiteden sevgilisi Ludlow Ogden Smith'le olan evliliğini bitirdi. Tiyatrodan ayrılmaya karar verdi; fakat işini özlemeye başladı ve altı ay oynayacak olduğu Holiday'deki rolüne devam etti.

1929'da Hepburn, Death Takes a Holiday başrol oynamak için Theatre Guild'i geri çevirdi. Rolün mükemmel olduğunu düşündü,ama yine kovuldu. Hepburn Guild'e geri döndü ve A Month in the Country oyununda düşük bir ücretle rol aldı. 1930'un ilkbaharında Hepburn Stockbridge, Massachusetts'te bir anonim şirketine katıldı. Yaz dönemini yarılamıştı ve bir drama hocasıyla çalışmaya devam etti. 1931'de Broadway prodüksiyonu Art and Mrs. Bottle oyununa alındı. Oyun yazarı, "O bir korkuya benziyor, tavır ve davranışları tatsız ve hiç yeteneği yok." diyerek ondan hoşlanmadığını belirttikten sonra Hepburn oyundan kovuldu; ama başka bir aktris bulunamadığından tekrar işe alındı. Bu rol, küçük bir başarı olarak devam etti.

Hepburn Ivoryton, Connecticut'ta birçok oyunda rol aldı ve bir hit olduğunu kanıtladı. 1931 yazı boyunca Philip Barry, Leslie Howard'lı yeni oyunu The Animal Kingdom'da rol alması için Hepburn'e teklif götürdü. Kasımda provalara başladılar. Hepburn, bu rolün onu star yapacak rol olduğundan emindi; fakat Howard Hepburn'den hoşlanmadı ve yine kovuldu. Barry'ye neden kovulduğunu sorduğunda, "Şey, acımasızca açıksözlü olmak gerekirse, çok iyi değildin." cevabını aldı. Bu, kendine güvenen Hepburn'ü tedirgin etti, ama iş aramaya devam etti. Bir oyunda küçük bir rol aldı, fakat provalar başlamışken, Yunan efsanesi The Warrior's Husband oyununda başrol için okuma provasına çağrıldı.

The Warrior's Husband, Hepburn'ün yükseliş performansı oldu. Biyografi yazarı Charles Higham, agresif bir enerji ve atletizm gerektiren bu oyunun Hepburn için ideal olduğunu ve prodüksiyon ile birlikte kendini hevesli bir şekilde geliştirdiğini belirtir. Oyun, 11 Mart 1932'de Broadway'deki Morosco Theatre'da prömiyerini yaptı. Hepburn'ün ilk girişi, kısa gümüş bir tunik giyerek, omuzlarının üzerinden bir erkek topluluğuyla birlikte dar bir merdivenden sıçramasını gerektiriyordu. Şov üç ay sürdü ve Hepburn olumlu eleştiriler aldı. New York World-Telegram'ın Richard Garland'ı, "Böyle ışıldayan bir performans Broadway sahnesini aydınlatmayalı uzun zaman olmuştu." diye yazdı.

HOLLYWOOD BAŞARISI (1932–1934)

170px-Hepburn_mary_of_scotland.jpg

Spitfire ve The Lake 'in başarısızlıklarından sonra RKO, Little Women 'in başarısını tekrar etmeye kalkışarak Hepburn'ü The Little Minister (1934) filmine dahil etti. Öyle bir başarı tekrarı olmadı ve film ticari bir başarısızlıkla sonuçlandı. Charles Boyer'lı romantik dram Break of Hearts (1935), başarısız olarak eleştirildi, ayrıca gişede çok para kaybetti. Unutulabilir üç filmden sonra başarı Hepburn'e Alice Adams (1935) filmiyle döndü. Filmde, bir kızın sosyal merdivene tırmanmak için girdiği deprosyon anlatılıyordu. Hepburn, Alice Adams romanın sevdi ve rolü kabul etti. Hepburn'ün kişisel favorilerinden olan bu film, hit oldu ve aktrise ikinci Oscar adaylığı kazandırdı.

Berman, Hepburn'ün bir sonraki projesini kendisinin seçmesine izin verdi. Seçimi, George Cukor'ın yeni projesi Sylvia Scarlett (1935) oldu. Bu film aynı zamanda Cary Grant'le oynadığı ilk filmdi. Karakteri gereği Hepburn, filmin çoğu zamanında erkek olarak gizleneceği için saçlarını kısa kestirdi. Eleştirmenler Sylvia Scarlett 'tan hoşlanmadı ve film halk içinde popüler olamadı.Bir sonraki filminde, John Ford'un Mary of Scotland 'ında, Mary Stuart'ı canlandırdı. Benzer eleştirilerle yeniden karşılaştı.Sonra A Woman Rebels (1937) filminde kaideye karşı gelen bir karakteri canlandırdı. Quality Street (1937) filmi de aynı zamanlı çekildi; fakat Hepburn bu kez bir komedideydi. Her iki filmde popüler olamadı. Bunun anlamı, Hepburn'ün üst üste dört başarısız film yaptığıydı.

Popüler olmayan filmlerin yanında ortaya çıkan problemler, Hepburn'ün davranış biçiminden kaynaklanıyordu. Kışkırtıcı ve kaba olabileceği basınla zor bir ilişkisi vardı. Ona, çocuğu olup olmadığı sorulduğunda hızlı bir şekilde, "Evet, beş tane çocuğum var: iki beyaz ve üç renkli." diye cevaplamıştır. Röportaj vermezdi ve otobiyografi tekliflerini reddederdi.
"Katharine of Arrogance" ("Kibirli Katharine") takma adını böyle almıştır. Aynı zamanda halk, Hepburn'ün erkeksi tavırlarından ve moda tercihlerinden dolayı şaşkına uğramıştı. Hepburn ekseriyetle popüler olmayan bir figüre dönüşmüştü. Hepburn, Hollywood'dan ayrılması gerektiğini hissetti ve Jane Eyre 'ın tiyatro versiyonunda rol almak üzere doğuya geri döndü. Başarılı bir turne programı vardı; ama Hepburn senaryo hakkında kararsızdı ve The Lake felaketinden sonra riske girmek istemedi; şovu Broadway'e taşımaktan vazgeçti. 1936'ın sonlarına doğru Hepburn, Gone With The Wind 'de Scarlett O'Hara rolü için yarıştı.Yapımcı David O. Selznick, Hepburn'de hiçbir seksapelin olmadığını hissettiği için rolü ona teklif etmekten vazgeçti. Söylentilere göre Selznick, Hepburn'e "Rhett Butler'ın on iki yıl boyunca senin peşinden koşabileceğini göremiyorum." demiştir.
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi


Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping