01-06-2014 Saat: 17:54
Biyotik Faktörler
Ekosistemdeki canlılığın devamı biyotik faktörler arasındaki ilişkinin devamlılığına bağlıdır. Bunlardan birindeki bozulma ya da yok olma diğerlerinin de ekosistemdeki varlığını etkileyecektir. Bir ekosistemde bulunan ve birbirlerini doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen canlı varlıkların hepsine birden biyotik faktör denir. Canlıların her biri diğer canlılarla ve fiziksel çevre ile çok yönlü ilişkiler içindedir. Organizmalar arasındaki ilişkiler karşılıklı yarar sağlama ya da türlerden biri yarar sağlarken diğer türün zarar görmesi şeklindedir.
Bir ortamdaki cansız faktörler canlıları etkilediği gibi canlılar da cansızları etkilemektedir. Örneğin likenler yeterli nem ve sıcaklığa sahip kayaların çatlaklarına yerleşerek yaşamlarını sürdürür. Bu canlılar bulundukları ortamlara salgıladıkları maddelerle kayaların parçalanmasını sağlayarak toprak oluşumuna yardımcı olur.
Bir canlıyı vücut özelliklerine, beslenme şekline ve yaşam ortamlarına göre aynı anda farklı gruplara dâhil edebiliriz. Ekosistemi etkileyen biyotik faktörlerden olan canlılar, ekolojik nişlerine göre üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılar olarak üç grupta incelenmektedir.
Üreticiler
Öglena gibi kloroplast taşıyan protistler, bazı bakteriler, arkeler ve bitkiler inorganik maddeleri organik maddelere dönüştürerek kendi besinlerini üretirler. Bu tür canlılara, üreticiler (ototrof) denir.
Üreticiler, güneşten gelen ışık enerjisini tutarak organik madde (besin) yapımında kullanır. Ancak bazı ototrof bakteriler enerji kaynağı olarak güneş ışığını kullanmaz. “Canlılarda Enerji Dönüşümü” ünitesinde de öğrendiğiniz gibi kemoototroflar adını verdiğimiz bu canlılar besinlerini üretirken ortamdaki maddeleri parçalar ve bunların kimyasal bağ enerjisini kullanır.
Karasal ekosistemlerin asıl üreticileri bitkilerdir. Sucul ekosistemlerde ise siyanobakteriler ve algler en yaygın bulunan üreticilerdir. Bu canlılar sudaki fotosentezin esas kaynağıdır. Siyanobakterilerin güneş enerjisinden yararlanma oranı bitkilere göre daha yüksektir.
Üretici organizmalar, insan ve hayvanlar başta olmak üzere tüm canlıların ihtiyacı olan besin maddelerini üretme yanında, atmosferdeki oksijen ve karbon dioksit dengesini koruma bakımından da oldukça önemlidir. Ayrıca bitkiler, toprağın üst kısmını tutarak erozyonu önleme ve toprağı zenginleştirme özelliklerine de sahiptir.
Tüketiciler
Ekosistemi oluşturan önemli unsurlardan biri de tüketicilerdir. Tüketicilerin çoğunluğu hayvan türlerinden oluşur. Protistler, mantarlar ve bakterilerin pek çoğu tüketicidir. Kendi besinini üretemeyen, bulundukları ortamdan hazır alan canlılar tüketici (heterotrof) olarak bilinir. Heterotroflar tükettikleri besin tipine göre gruplandırılır. Herbivorlar (otçullar) ot ile beslenen canlılardır. Örneğin koyun ot ile beslenen herbivor canlıdır. Denizlerde, göllerde ve diğer su ekosistemlerinde ise tüketicilerden olan zooplanktonlar, balıklar gibi pek çok canlı, fitoplankton adı verilen üreticilerle beslenir. Zooplanktonlar küçük balıklara, küçük balıklar da daha büyük olanlara besin olur. Besin zincirinde diğer tüketicileri yiyerek beslenen canlılara karnivor (etçil) canlılar denir. Bunlara aslanlar, kartallar, kobralar örnek verilebilir. Hem üreticileri hem de tüketicileri yiyerek beslenen canlılar ise omnivorlar (karışık beslenenler) olarak adlandırılır. İnsan, karga, domuz, fare vb. omnivor canlılara örnek verilebilir.
Ayrıştırıcılar
Ayrıştırıcılar (saprofitler) ekosistemde, karalar ve denizlerin her alanında bulunur ve madde döngüsünde önemli bir yere sahiptir. Ayrıştırıcılar genellikle bakteri, mantar, toprak solucanı vb. canlılardır. Bu canlılar organik maddeleri parçalayarak inorganik hâle getirir, yeniden üreticilerin kullanımına sunar. Ayrıştırıcılar bu işlemi yaşamlarını sürdürebilmek için gerçekleştirir. Çürüme sırasında açığa çıkan moleküllerin bazıları ayrıştırıcılar tarafından kullanılırken bir kısmı da toprağa ya da suya geri döner. Sonuçta doğaya geri dönüşüm sağlamış olur.
Ayrıştırıcılar doğadaki biyolojik dengenin kurulabilmesi için oldukça önemli görevler üstlenmiştir. Bitki, hayvan ve diğer canlı atıklarını parçalayarak bu maddeleri inorganik maddelere dönüştürürler. Böylece ölü bitki ve hayvan kalıntıları ile organik atıklar, ototroflar için gerekli olan inorganik maddelere dönüştürülerek yeniden besin yapımında kullanılır. Doğadaki madde döngüsünü ekosistemde bulunan çeşitli canlıların gerçekleştirdiği bu olaylar dizisi sağlar.
Bitki ve hayvan ölülerini parçalayan mikroorganizmaların olmadığı bir ekosistemde yaşam uzun süre devam edemez. Ekosistemlerde bu farklı kategoriler içindeki organizmalar arasında bir denge bulunmalıdır. Üreticiler olmazsa ekosistemlerde besin üretimi olmayacaktır. Ayrıştırıcılar olmazsa organik maddeler çevrede gittikçe birikecek temel besin maddeleri ekosisteme geri kazandırılamayacaktır. Tüketiciler olmazsa ekosistemde madde aktarımı sağlanamayacaktır.
Ekosistemdeki canlılığın devamı biyotik faktörler arasındaki ilişkinin devamlılığına bağlıdır. Bunlardan birindeki bozulma ya da yok olma diğerlerinin de ekosistemdeki varlığını etkileyecektir. Bir ekosistemde bulunan ve birbirlerini doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen canlı varlıkların hepsine birden biyotik faktör denir. Canlıların her biri diğer canlılarla ve fiziksel çevre ile çok yönlü ilişkiler içindedir. Organizmalar arasındaki ilişkiler karşılıklı yarar sağlama ya da türlerden biri yarar sağlarken diğer türün zarar görmesi şeklindedir.
Bir ortamdaki cansız faktörler canlıları etkilediği gibi canlılar da cansızları etkilemektedir. Örneğin likenler yeterli nem ve sıcaklığa sahip kayaların çatlaklarına yerleşerek yaşamlarını sürdürür. Bu canlılar bulundukları ortamlara salgıladıkları maddelerle kayaların parçalanmasını sağlayarak toprak oluşumuna yardımcı olur.
Bir canlıyı vücut özelliklerine, beslenme şekline ve yaşam ortamlarına göre aynı anda farklı gruplara dâhil edebiliriz. Ekosistemi etkileyen biyotik faktörlerden olan canlılar, ekolojik nişlerine göre üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılar olarak üç grupta incelenmektedir.
Üreticiler
Öglena gibi kloroplast taşıyan protistler, bazı bakteriler, arkeler ve bitkiler inorganik maddeleri organik maddelere dönüştürerek kendi besinlerini üretirler. Bu tür canlılara, üreticiler (ototrof) denir.
Üreticiler, güneşten gelen ışık enerjisini tutarak organik madde (besin) yapımında kullanır. Ancak bazı ototrof bakteriler enerji kaynağı olarak güneş ışığını kullanmaz. “Canlılarda Enerji Dönüşümü” ünitesinde de öğrendiğiniz gibi kemoototroflar adını verdiğimiz bu canlılar besinlerini üretirken ortamdaki maddeleri parçalar ve bunların kimyasal bağ enerjisini kullanır.
Karasal ekosistemlerin asıl üreticileri bitkilerdir. Sucul ekosistemlerde ise siyanobakteriler ve algler en yaygın bulunan üreticilerdir. Bu canlılar sudaki fotosentezin esas kaynağıdır. Siyanobakterilerin güneş enerjisinden yararlanma oranı bitkilere göre daha yüksektir.
Üretici organizmalar, insan ve hayvanlar başta olmak üzere tüm canlıların ihtiyacı olan besin maddelerini üretme yanında, atmosferdeki oksijen ve karbon dioksit dengesini koruma bakımından da oldukça önemlidir. Ayrıca bitkiler, toprağın üst kısmını tutarak erozyonu önleme ve toprağı zenginleştirme özelliklerine de sahiptir.
Tüketiciler
Ekosistemi oluşturan önemli unsurlardan biri de tüketicilerdir. Tüketicilerin çoğunluğu hayvan türlerinden oluşur. Protistler, mantarlar ve bakterilerin pek çoğu tüketicidir. Kendi besinini üretemeyen, bulundukları ortamdan hazır alan canlılar tüketici (heterotrof) olarak bilinir. Heterotroflar tükettikleri besin tipine göre gruplandırılır. Herbivorlar (otçullar) ot ile beslenen canlılardır. Örneğin koyun ot ile beslenen herbivor canlıdır. Denizlerde, göllerde ve diğer su ekosistemlerinde ise tüketicilerden olan zooplanktonlar, balıklar gibi pek çok canlı, fitoplankton adı verilen üreticilerle beslenir. Zooplanktonlar küçük balıklara, küçük balıklar da daha büyük olanlara besin olur. Besin zincirinde diğer tüketicileri yiyerek beslenen canlılara karnivor (etçil) canlılar denir. Bunlara aslanlar, kartallar, kobralar örnek verilebilir. Hem üreticileri hem de tüketicileri yiyerek beslenen canlılar ise omnivorlar (karışık beslenenler) olarak adlandırılır. İnsan, karga, domuz, fare vb. omnivor canlılara örnek verilebilir.
Ayrıştırıcılar
Ayrıştırıcılar (saprofitler) ekosistemde, karalar ve denizlerin her alanında bulunur ve madde döngüsünde önemli bir yere sahiptir. Ayrıştırıcılar genellikle bakteri, mantar, toprak solucanı vb. canlılardır. Bu canlılar organik maddeleri parçalayarak inorganik hâle getirir, yeniden üreticilerin kullanımına sunar. Ayrıştırıcılar bu işlemi yaşamlarını sürdürebilmek için gerçekleştirir. Çürüme sırasında açığa çıkan moleküllerin bazıları ayrıştırıcılar tarafından kullanılırken bir kısmı da toprağa ya da suya geri döner. Sonuçta doğaya geri dönüşüm sağlamış olur.
Ayrıştırıcılar doğadaki biyolojik dengenin kurulabilmesi için oldukça önemli görevler üstlenmiştir. Bitki, hayvan ve diğer canlı atıklarını parçalayarak bu maddeleri inorganik maddelere dönüştürürler. Böylece ölü bitki ve hayvan kalıntıları ile organik atıklar, ototroflar için gerekli olan inorganik maddelere dönüştürülerek yeniden besin yapımında kullanılır. Doğadaki madde döngüsünü ekosistemde bulunan çeşitli canlıların gerçekleştirdiği bu olaylar dizisi sağlar.
Bitki ve hayvan ölülerini parçalayan mikroorganizmaların olmadığı bir ekosistemde yaşam uzun süre devam edemez. Ekosistemlerde bu farklı kategoriler içindeki organizmalar arasında bir denge bulunmalıdır. Üreticiler olmazsa ekosistemlerde besin üretimi olmayacaktır. Ayrıştırıcılar olmazsa organik maddeler çevrede gittikçe birikecek temel besin maddeleri ekosisteme geri kazandırılamayacaktır. Tüketiciler olmazsa ekosistemde madde aktarımı sağlanamayacaktır.