Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
10 maddede Marksizm neden hala güncel
#1
Karl Marx’ın Almanya’nın Trier kentinde doğumunun üzerinden bugün itibarıyla tam 200 yıl geçti. O, tartışmasız biçimde insanlık tarihinin en önemli düşünürlerinden birisiydi. Öyle ki, onun fikirlerini benimseyen komünist partiler tüm dünyada etkili oldu; işçi sınıfı ve emekçiler ütopizmden kopup gerçek bir sosyalizme yöneldi. Kimi ülkelerde başarılı oldu, insanlık tarihinin en ileri kazanımlarını yaşama geçirdi. Sömürüsüz bir hayatı inşa etti. Başarısız olduğunda da egemenleri taviz vermeye, birçok hakkı tanımaya zorladı.

Bir hayalet dolaşıyor hâlâ. Kapitalist propaganda aygıtlarının lanetlemesine, liberal demokrat medyanın küçümsemesine rağmen Marx; hayatı, eserleri, bilimsel keşifleri ile yeni bir toplum kurma mücadelesinde yaşıyor. Direnişte, ısrarda, kararlılıkta... Yeni bir dünya isteyen her sloganda. Sonda söylenecek olanı başta söylersek: Marx bize lazım, çünkü devrim bize lazım.
1. ARTI-DEĞER VE KAPİTALİST SÖMÜRÜ 

109131.jpg
Çizim: Nikolai Shukov


Marx, kendinden önceki ekonomi politikçilerin oldukça geliştirdikleri ama bir türlü tutarlı hale getiremedikleri emek değer teorisini sonuçlarına ulaştırdı. Adam Smith, David Ricardo gibi klasik iktisatçılar, metaların değerlerini,üretimi için gerekli emek zamanı ile açıklamış, ancak kapitalistin kârını emek değer teorisi kapsamında tanımlayamamıştı. Marx, kapitalistin elde ettiği artı-değerin, işçinin, kendisi için gerekli olandan (ücret) fazla bir süre çalışması sonucu ortaya çıktığını keşfetti. Emekçinin bu fazla emeğine ve üretilen değere kapitalist el koyuyordu. Bunun üzerini örtmeye çalışan tüm iddialara rağmen günümüz kapitalizmi, emeğin sömürüsüne dayalı, onun üzerinde yükselen toplumsal ilişkiler ağıdır.
2. SERMAYENİN EGEMENLİĞİ VE SONUÇLARI 

109133.jpg
Çizim: Nikolai Shukov


Sermaye birikim için vardır. Büyüyemeyen, yerinde sayan sermaye rekabette yenik düşer, yok olur ya da tekellerin şubesi haline gelir. Sermaye büyüdükçe emekçi halkın göreli ve mutlak yoksulluğu artar, işsizlik, sömürü, ağır ve stres altında çalışma, iş cinayetlerinde ölüm yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelir. Bugün dünya ölçeğinde 62 kişinin serveti 3,5 milyar insandan fazla. Dünya nüfusunun yüzde 1’inin geliri kalan yüzde 99’unki kadar (Oxfam verileri). Servet ve gelir eşitsizliğinin geldiği bu nokta, sermaye birikim rejiminin kaçınılmaz görünümlerinden sadece bir kısmı.
Marx, sermayenin toplumsal yaşamın bütün alanlarına girdiğini, girmek zorunda olduğunu, onun genel eğiliminden çıkarmıştı. Bu büyük öngörü; kültür, sanat, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, aşk, günlük ilişkiler ve tüm alanlarda, maalesef, doğrulanmıştır.
3. ENTERNASYONALİZM YA DA İKİYE BÖLÜNEN DÜNYA

109130.jpg
Çizim: Nikolai Shukov


Marx’ın çokça eleştiri konusu olan, Komünist Manifesto ve yer yer Kapital’de dile getirdiği konulardan birisi, toplumun işçi sınıfı ve kapitalistler olmak üzere giderek iki temel sınıfa ayrışacağı biçiminde görüsüydü. Elbette sınıf içi farklılaşmalar olmakla birlikte, bu öngörü kesin bir biçimde doğrulanmıştır. Mesela Türkiye’de ücret karşılığı çalışanların istihdamdaki payı 1955 yılında yüzde 14 iken 2000 yılında yüzde 48’e yükseldi. 2017’de bu oran yüzde 67.2’ye ulaştı. Almanya’da çalışanların yüzde 88.4’ü, İngiltere’de yüzde 85.7’si, İspanya’da yüzde 83.2’si ücretli ve maaşlı çalışanlardan oluşmaktadır. Tüm dünyadaki proleterleşme dalgasıyla neredeyse tüm ülkelerde işçiler nüfusun büyük bir kısmını oluşturmaktadır. Kapitalizmin ve burjuvazinin (hele ki emperyalizm çağında) uluslararası niteliği, işçi sınıfının da bir dünya işçi sınıfı olarak uluslararası bir nitelik kazanmasını sağladı. Dolayısıyla işçi sınıfı hareketi, kaçınılmaz bir biçimde enternasyonalisttir, başarısı da bu gücüne bağlıdır.
4. ÜRETİM İLİŞKİLERİNİN KOŞULLAYICILIĞI

109134.jpg
Çizim: Nikolai Shukov


Marx, kendinden önceki tarih ve toplum anlayışlarının içinden çıkamadığı o büyük karmaşayı çözmüştür. ‘Büyük adam’ların, kralların, politikacıların, onların siyasal ve ideolojik görüşlerinin ekonomik ilişkiler tarafından koşullandığını keşfetmiştir. Siyasetçilerin icraatlarını, sadece onların istek ve çıkarlarına bağlayan ‘idealizm’in yerine nedenlerini, köklerini, koşullayıcılarını ve zeminini anlamayı hedefleyen ‘tarihsel materyalizm’i koymuştur. Buna göre”Varlıklarının toplumsal üretiminde, insanlar, aralarında, zorunlu, kendi iradelerine bağlı olmayan belirli ilişkiler kurarlar; bu üretim ilişkileri, onların maddi üretici güçlerinin belirli bir gelişme derecesine tekabül eder. Bu üretim ilişkilerinin tümü, toplumun iktisadi yapısını, belirli toplumsal bilinç şekillerine tekabül eden bir hukuki ve siyasal üstyapının üzerinde yükseldiği somut temeli oluşturur. Maddi hayatın üretim tarzı, genel olarak toplumsal, siyasal ve entelektüel hayat sürecini koşullandırır.”*
5. DÜNYAYI ANLAMAK İÇİN... 

109135.jpg
Çizim: Nikolai Shukov


Marksizm, toplumu bireylerin toplamı, kişisel istek ve arzu karmaşası olarak algılamak yerine onu tarihsel ve yapısallaşmış koşulları içinde, üretim ilişkileri ve onun koşullaması temelinde, dolayısıyla sınıf ve sınıflar mücadelesi bağlamında ele alır. Bunu dikkate almayan her yaklaşım, örneğin savaşları Amerikan başkanının keyfine, hükümet icraatlarını Erdoğan’ın salt kişisel heveslerine, TÜSİAD’ın pespaye ‘demokrasi’ açıklamalarını onun ‘uygarlığına’ bağlamaya hevesli olacaktır. Kapitalistlerin ikiyüzlü ‘nezaketine’ hayran kalacak, AKP’nin üç yılda bir tekrar ettiği ‘demokratik’ lafları “yetmez ama evet” diyerek hararetle alkışlayacaktır. Sömürü ve burjuva egemenliğini es geçecek, bunları çok ağır ve dogmatik konular olarak görecektir. Oysa kapitalist sömürü ve toplum gerçeğinin göz ardı edilmesi, onun hizmetine girilmesidir. Günümüz toplumunu ve bireyini anlamak için bu bağlam inkar edilemez bir yöntemsel gereklilik ve gerçekliktir.
6. ANLAMAK YETMEZ, ASIL OLAN DEĞİŞTİRMEKTİR 

109136.jpg
Çizim: Nikolai Shukov


Marx’ın güncelliğinin sebebi sadece toplumu ve dünyayı anlamak için gerçeğe en yakın kuramsal araçları sağlamış olması değildir. Materyalist diyalektik yöntemle, hayatın, günlük diyalog ve olayların tarihsel ve ilişkisel olduğu göz önünde bulundurulur. Bugün değişmez olarak gördüğümüz her şey içinde bulunduğumuz kapitalist ilişkiler parçalandığında, onunla birlikte adım adım tarih sahnesinden silinecek ya da yeni bir forma girecektir.Dolayısıyla kapitalizmi bir burjuva iktisatçısı da, en azından görünümleri itibariyle, çok iyi teşhis edebilir. Oysa kritik olan onu değiştirmektir. Bunun için Marksizm, “siyaset üstü” ve “partiler üstü” bir “Akademik Marksizm” değildir. Devrimci olmayan bir Marksizm söz konusu olamaz.
7. LİBERAL SOLCULUK, REFORMİZM VE DEMOKRASİCİLİĞİN REDDİ 

109137.jpg
Çizim: Nikolai Shukov


Bugün sorun sadece dünyayı değiştirmek de değildir. Onun nasıl değiştirileceğidir. Hangi yol ve yöntemlerle, neye dayanarak? Yoksulluk, işsizlik, emeğin sömürüsü, kadınlar ve uluslar üzerindeki baskısı ile bu sömürü düzenin ortadan kaldırılması ihtiyacı Marksizm’i gerektirir. Dünyayı değiştirmeyi hedefleyen her toplumsal hareketin Marksizme, kapitalizmin doğru bir analizine ve onun nasıl ortadan kaldırılacağını bilmeye ihtiyacı vardır. Kapitalizmi hedefe koymayan, diğer bir deyişle sınıf mücadelesine dayanmayan, işçi sınıfı ve emekçileri merkezine almayan her türlü “demokrat”, “radikal demokrat”, otonomcu, liberal sol, anarşist, müthiş keskin söylemlerle ortaya çıkanları da dahil “sol” görüş ya kapitalizmin bizzat içindedir ya da dönüp dolaşıp ona bağlanmaktadır: Ya çürümüştür ya da çürüyecektir!
8. KADINLARIN ÖZGÜRLÜĞÜ

109138.jpg
Çizim: Nikolai Shukov


Kapital'de Marx, kadınların feodal toplumun çözülüşüyle birlikte evden üretim sürecine katılmalarını, bunun yarattığı toplumsal değişimi ayrıntılı bir biçimde betimler. Bununla birlikte bize, kadınlar üzerindeki ataerkil baskı ve tahakkümü, kapitalist ilişkiler gerçekliğinde ele almanın kuramsal araçlarını sağlar. Engels’in tarihsel materyalizm üzerine mektuplarında ısrarla vurguladığı gibi; Marksizm hiçbir zaman toplumsal olguları kapitalist üretim ilişkilerine indirgemedi. Ancak erkeğin kadın üzerindeki ataerkil tahakkümü de dahil hiçbir olgu, içinde yaşadığımız kapitalist ilişkilerden bağımsız değildi. Bugünden başlayan bir mücadeleyle, ama yalnızca kapitalizm tasfiye edildiğinde kadın özgürlüğünün toplumsal temeli sağlanmış olacaktır. Elbette bu bir son değil başlangıçtır.
9. EZİLEN ULUSLARIN KURTULUŞU 

109139.jpg
Çizim: Nikolai Shukov


Marksizm, Kürt sorununda olduğu gibi bir ulusun haklarının reddi ve baskı altına alınmasını, milliyetçilik ideolojisiyle açıklamayı yeterli bulmadı. Bu milliyetçiliğin temelinde hangi çıkarlar yatıyordu, ezen milletin egemen sınıfı kimdi ve bu baskı ilişkisinden kimler fayda sağlıyordu? Dolayısıyla ulusal tahakkümü sınıf mücadelesi ve enternasyonalizm temelinde ele aldı. Feodalizm ve kapitalizmle ilişkisi bağlamında gerici ulusal hareketlerin karşısında durdu, ilerici olanları destekledi. Lenin’in kesin olarak formüle ettiği ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı ilkesinin temellerini attı. O günlerden bu yana Marksizm ezilen uluslara şu mesajı vermiştir: Ulusların tam ve gerçek eşitliği sosyalizmdedir. Sovyetler Birliği’nde gerçek karşılığını gördüğümüz gibi. 
10. GERÇEK BİR DEMOKRASİ İÇİN... 

109140.jpg
Çizim: Nikolai Shukov


Marx, demokratik haklar için mücadeleyi hiçbir zaman küçümsemedi. Onu önemsedi, içinde yer aldı. Hatta Marx’ın bir radikal demokrattan komüniste dönüşümü ve yüzünü işçi sınıfına dönmesinde, burjuvazinin demokratik haklar konusundaki korkaklığı ve iki yüzlülüğü de etkili olmuştur. Ancak o, burjuva demokrasisi ufkuna hapsolmayı her zaman reddetti. Çünkü en demokratiğinden otoriterine kapitalist devletin her türünün, sömürü ilişkileri üzerinde yükselen bir burjuva diktatörlüğü olduğunu savundu. Hiç bir parlamenter biçim, hiçbir seçim, hiçbir vekil sayısı, hiçbir demokratik ‘nezaket’ ve öngörü kendi başına gerçek bir demokrasiyi sağlayamazdı. Elbette bu Lenin’in vurguladığı biçimde parlamentodan yararlanmanın reddi anlamına gelmedi. Ancak Marksistler, az çok bütün demokratik olanakları değerlendirirken şunu bilirler: Gerçek bir demokrasi ancak burjuva egemenlik aygıtı olan kapitalist devletin, reforme edilmesiyle değil, parçalanmasıyla, daha doğru bir ifadeyle sosyalizmle mümkündür. Sömürü ortadan kaldırılmadan gerçek bir demokrasi söz konusu olamaz.
(*) Karl Marx, (1979) Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı, Çeviren: Sevim Belli, Sol Yayınları, Ankara, sf. 25. https://www.evrensel.net
Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#2
Bu tarz konular hakkında insanlar adam akıllı tartışacaksa, bilgi alışverişi yapacaklarsa eğer açık bırakıyorum, aksi halinde ceza uygulamak zorunda kalırız.
Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#3
(11-05-2018 Saat: 23:21)#Power Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Bu tarz konular hakkında insanlar adam akıllı tartışacaksa, bilgi alışverişi yapacaklarsa eğer açık bırakıyorum, aksi halinde ceza uygulamak zorunda kalırız.

Konu bilgi vermek amacıyla paylaşıldı zaten mertçim
Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#4
Bir süre sonra Kapital'i okumaya başlayacağım bu arada. Çok güzel bir inceleme olduğunu düşünüyorum, ekonomi politiğinin eleştirisinin.
Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#5
Bu konuyu da şimdi gördüm, cevaplama gereği duydum.

Marksizm bir ütopyadır. Söylenen şeyler ne kadar optimist gözükse de, gerçek olamayacak kadar abartı olduğu aşikar. Marx, iyi bir ekonomdu. Bunu yalanlamak yanlış olur fakat Marksizm’in doğruluğunu kanıtlamaz bu.
atakaj
"I am constantly torn between killing myself or everyone around me."

Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#6
(25-06-2018 Saat: 18:36)atakaj Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Bu konuyu da şimdi gördüm, cevaplama gereği duydum.

Marksizm bir ütopyadır. Söylenen şeyler ne kadar optimist gözükse de, gerçek olamayacak kadar abartı olduğu aşikar. Marx, iyi bir ekonomdu. Bunu yalanlamak yanlış olur fakat Marksizm’in doğruluğunu kanıtlamaz bu.

Neden ütopyadır? Marksizm tarihi hakkında bilginiz ne kadar? Bizi de aydınlatırsanız sevinirim. Çünkü ben bu konu hakkında bir bilgi birikimine sahibim ve bu bilgi birikimimi gün geçtikçe arttırmaya çalışıyorum. Hiç bir zaman sizin düştüğünüz kanıya varmadım. Düşüncelerinizi açar mısınız. neye dayandırıyorsunuz bunu?
"Tek kelimeyle bizi , sizin mülkiyetinizi yok etme niyetimizden dolayı kınıyorsunuz. kesinlikle öyle ; niyetimiz tam olarak budur ."

Albırt Enişten - 11.05.2013 / 02.05.2018
Venomous - 02.05.2018 / 


Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#7
(25-06-2018 Saat: 19:16)Venomous Nickli Kullanıcıdan Alıntı:
(25-06-2018 Saat: 18:36)atakaj Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Bu konuyu da şimdi gördüm, cevaplama gereği duydum.

Marksizm bir ütopyadır. Söylenen şeyler ne kadar optimist gözükse de, gerçek olamayacak kadar abartı olduğu aşikar. Marx, iyi bir ekonomdu. Bunu yalanlamak yanlış olur fakat Marksizm’in doğruluğunu kanıtlamaz bu.

Neden ütopyadır? Marksizm tarihi hakkında bilginiz ne kadar? Bizi de aydınlatırsanız sevinirim. Çünkü ben bu konu hakkında bir bilgi birikimine sahibim ve bu bilgi birikimimi gün geçtikçe arttırmaya çalışıyorum. Hiç bir zaman sizin düştüğünüz kanıya varmadım. Düşüncelerinizi açar mısınız. neye dayandırıyorsunuz bunu?

Eğer Marx'ı araştırırsanız, düşünce yapısının zamanına göre bayağı geride olduğunu fark edersiniz. Deterministik bir bakış açısı var olaylara. Bu sebepten dolayı ütopik denilebilecek derecede iddialar ortaya koyuyor.

Konuda bile fark edilebilecek derecede iyimserlik görmüyor musunuz? Marx, herkes için "iyi" olanı hesaplamaya çalışıyor, çünkü dediğim gibi; determinist bir bakış açısına sahip. İyi, görecelidir. Hiçbir zaman iyi, herkes için iyi anlamına gelmez.

Marksizm ile yönetilen ülkelere bakarsanız dediğimi anlayabilirsiniz belki.
atakaj
"I am constantly torn between killing myself or everyone around me."

Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#8
(25-06-2018 Saat: 21:31)atakaj Nickli Kullanıcıdan Alıntı:
(25-06-2018 Saat: 19:16)Venomous Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [quote pid='646887' dateline='1529937403']
atakajBu konuyu da şimdi gördüm, cevaplama gereği duydum.
Alıntı:Marksizm bir ütopyadır. Söylenen şeyler ne kadar optimist gözükse de, gerçek olamayacak kadar abartı olduğu aşikar. Marx, iyi bir ekonomdu. Bunu yalanlamak yanlış olur fakat Marksizm’in doğruluğunu kanıtlamaz bu.

Neden ütopyadır? Marksizm tarihi hakkında bilginiz ne kadar? Bizi de aydınlatırsanız sevinirim. Çünkü ben bu konu hakkında bir bilgi birikimine sahibim ve bu bilgi birikimimi gün geçtikçe arttırmaya çalışıyorum. Hiç bir zaman sizin düştüğünüz kanıya varmadım. Düşüncelerinizi açar mısınız. neye dayandırıyorsunuz bunu?

Eğer Marx'ı araştırırsanız, düşünce yapısının zamanına göre bayağı geride olduğunu fark edersiniz. Deterministik bir bakış açısı var olaylara. Bu sebepten dolayı ütopik denilebilecek derecede iddialar ortaya koyuyor.

Konuda bile fark edilebilecek derecede iyimserlik görmüyor musunuz? Marx, herkes için "iyi" olanı hesaplamaya çalışıyor, çünkü dediğim gibi; determinist bir bakış açısına sahip. İyi, görecelidir. Hiçbir zaman iyi, herkes için iyi anlamına gelmez.

Marksizm ile yönetilen ülkelere bakarsanız dediğimi anlayabilirsiniz belki.
Genellikle insanların Marx'ın başarısızlığa uğradığını düşünmesinin nedeni, ideolojisini temel alan devletlerin başarısız ve çökmüş olmasıdır. Ancak bu devletlerin yalnızca kendi örgütlenmelerindeki sıkıntıdan değil, aynı zamanda içlerinde var olan maddi koşullar nedeniyle komünizme ulaşamadıklarını anlamak için biraz Marksizmi araştırmak gerekir. Dahası, ideolojileri Marksizme dayanırken,  Marksist ilkeleri takip etmediler. Örneğin: İşçi kontrolü. Marx, kapitalist toplumların nasıl evrimleştikleri ve nasıl çalıştıkları konusundaki en iyi teoriyi ortaya atmıştır. Herkes için "iyi" olanı bulmaya çalışmamıştır, daha iyisini bulmayı hedeflemiştir. Hala günceldir.

Kapitalizm olduğu sürece Marksizm sürekli olarak denenecektir. Sınıf çatışması, işçilerin kapitalizmden kurtulmak için, daha iyi bir ekonomik düzen oluşturmak için yollar aradıkları anlamına gelir. Marksizm, başarılı bir devrimin nasıl yaratılacağını anlamak için hala en iyi araçtır. Tüm gerçekliğin özü maddeye dayanır. 

Deterministik bakış açısına gelirsek
"Marx’ın stili, dogmatizmi ve bilimsel kesinlik iddia­ları, hepsi, bu ekonomik determinizm izleniminin oluşmasına katkıda bulunmuştur. Örneğin o, söze “insanlar kendi tarihlerini yaparlar” diye başlar, “ancak bunu kendi seçmedikleri koşullarda gerçekleştirir­ler” diyerek bitirir.

Bununla beraber, Marx ve Engels kendi tarihsel materyalist teori­lerindeki ekonomik determinizmi birlikte reddetmişlerdir. Engels onun sadece bir ‘araştırma ilkesi’ olduğunu öne sürdü ve hatta kendi zamanında geliştirilen bu ham yorumlara karşı saldırıya geçti.
Materyalist tarih anlayışına göre, tarihte nihaî belirleyici unsur gerçek hayatın üretimi ve yeniden-üretimidir. Ne Marx ne de ben bundan fazlasını iddia ettik."
"Tek kelimeyle bizi , sizin mülkiyetinizi yok etme niyetimizden dolayı kınıyorsunuz. kesinlikle öyle ; niyetimiz tam olarak budur ."

Albırt Enişten - 11.05.2013 / 02.05.2018
Venomous - 02.05.2018 / 


Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#9
Celal Şengör’ün Marksizm ve Dinler hakkında şöyle bir yorumu;




Marksizm, okunduğu gibi düşünülürse güzel ve uygulanabilir bir felsefe gibi gözükebilir fakat uygulanamayan, uygulanamayacak bir felsefe. Çünkü dediğim gibi; fazla ütopik. Ya da Celal Şengör’ün deyimiyle; hayali.
atakaj
"I am constantly torn between killing myself or everyone around me."

Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#10
(26-06-2018 Saat: 02:46)atakaj Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Celal Şengör’ün Marksizm ve Dinler hakkında şöyle bir yorumu;




Marksizm, okunduğu gibi düşünülürse güzel ve uygulanabilir bir felsefe gibi gözükebilir fakat uygulanamayan, uygulanamayacak bir felsefe. Çünkü dediğim gibi; fazla ütopik. Ya da Celal Şengör’ün deyimiyle; hayali.
Uygulanamayacak değil de uygulanması için gerçekten bir çaba sarf edilmesi lazım. Çabucak dağılabilecek bir fikir. Tarihten ders çıkartmaya çalışıyoruz. Salvador Allende'nin başına gelenler felaketti. SSCB'nin Stalin'den sonra gelen yöneticilerinin liberal adımlar atmasıyla örgütlenme eksikliği Perestroyka ve Glasnost ile SSCB'yi darmaduman etti. Durmadan önümüze koyulan engeller aslında bunu insanların gözünde imkansızmış gibi gösteriyor. Şimdi diğer ML'yi benimsemiş ülkelerin bunlardan ders alarak geliştirdiği politikalara da bir yandan laf atılıyor. Sadece şunu demek istiyorum. Bizim ideallerimiz belli. Sadece bu yol hiçbir şeyin zor olmadığı kadar zor bir yol. Umutsuzluğa yer yok. Okumaya, fikirleri geliştirmeye devam. Tartışmaya da devam. Bu kısa tartışmamızda gerçekten her iki tarafın da fikirlerini belirterek birbirlerine bir şeylerin kattığını düşünüyorum. Asıl önemli olan bu. Herhangi bir fikre aptalca, *****ça demek o fikri çürütmüyor.

Celal Şengör'ün sadece Marksizm konusunda değil tarih hakkında konuşurken de saçmaladığı yerler bolca. Önemli bir kişi olduğunu kabul ediyorum ancak burnunu sokmaması lazım bu işlere. Benim de tanıdığım bir tarihçi türkolog da dahil tarihçiler Celal Şengör'ün böyle atıp tutmasından rahatsız. Çünkü en son çıkmış bir filme de laf atmasıyla "her şeyi eleştiriyorum" değil affedersiniz "her şeye b*k"atıyorum şeklinde bir karaktere büründü. Her bir fikrin düşüncesini önemsiyorum. Her kaynaktan okumaya çalışıyorum ancak bu tür eleştirilere tahammülüm yok. Bizim asıl meselemiz işçilerdir, üretimdir. Dinlerle işimizi zaten ilk adımlarımızda bitirdik. Engels'in şu sözü bu konuya açıklık getiriyor.

"Tabiat metafizik olarak değil, diyalektik olarak işlemektedir. Bununla ilgili olarak herkesten önce Charles Darwin'in adı anılmalıdır."
"Tek kelimeyle bizi , sizin mülkiyetinizi yok etme niyetimizden dolayı kınıyorsunuz. kesinlikle öyle ; niyetimiz tam olarak budur ."

Albırt Enişten - 11.05.2013 / 02.05.2018
Venomous - 02.05.2018 / 


Cevapla PGM
Teşekkür verenler:
#11
Arkadaşlar celal sengoru daha cok toprak su yer sekilleri gibi konularda dinlerseniz guzel olur
Ara
Cevapla PGM
Teşekkür verenler:


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi



***

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping