08-02-2015 Saat: 04:39
Romalı ve Çinlilerin eksine Eski Hint alimleri aritmetik işlemleri özel bir harf ve işaret belirtmeden sadece 1 den 9 a kadar olan rakamlardan istifade ederek yazarlardı. Rakamla hesap yapmanın tek örneği olan bu pozisyonun tespiti ve yazılması merhalesine ulaşanlar sadece Eski Hintliler ve Mayalardı.
Kaynaklar; Hindistan'dan 300 yıl kadar önce sayı işaretinin rakam şekline dönüşmeye başladığını belirtmekte. Hintliler en geç 6. yüzyıla doğru belki de biraz daha önceki tarihlerde aritmetik işlemlerde sadece 1 den 9 a kadar devam eden dokuz ayrı rakam halinde kaldılar. Böylece hesap işlerindesağdan sola doğru çoğalan (yükselen) rakamlar ilk olarak ortaya çıktı (görüldü). Bu rakamlar hemen hemen 622 yılından itibaren Hindistan dışında da tanınmaya başladı. Fırat'ta bir okul müdürü aynı zamanda da manastır idarecisi olarak çalışan Suriyeli alim Sevarus Sabokht : "Bilinen bütün usullere üstün olan Hint hesabının yani dokuz ayrı rakamın (işaretin) maharetli usulünden bahseder" Bu durum Hint rakamlarının mahzar olduğu ilk taktirdir. S. Sabokht bu dokuz ayrı rakamlarla yeni bir usul dahilinde hesap yapabildi.
Ancak; bu dokuz ayrı rakam bazı sayıları ifade etmeye yeterli gelmiyordu. Çünkü; üç bin yedi yüz elli dört olan bir sayıyı 3754 şeklinde belirtmek mümkündür. Değeri üç yüz sekiz olan bir sayının da 38 şeklinde meydana çıkmaması için noksan (boş) kalan onlar basamağına (hanesine) değişik bir işaretlemenin yapılması zorunludur. Noksan (boş) kalan basamağı (haneyi) işaretleyip belirtmek için "boşluğu" şekillendirmek anlamlandırmak zorundaydılar. Noktayı "sunya" veya "sunyabinde" boşluk veya içi boş yuvarlağı da "kha" kelimesi ile adlandıran Hint alimleri boş kalan basamağa (haneye) sembol olarak "daire" veya "nokta" şeklinde yeni bir sembol verdiler.
Düşünce tarihin en önemli olaylarından biri sayılan bu sayı yazısına son mükemmeliyeti Hintliler'in vermiş olduğu ortaya çıkmaktadır.
O halde menşe itibariyle sadece basamak sistemi içinde noksan basamağa (haneye) gerekli işaret olarak başvurulan bu sembol yani bugünkü ifadeyle "sıfır" rakamı derhal müstakil bir sayı şeklinde ilk olarak Hint hesabında ortaya çıkmıştır.
Bu sayı işareti yani "0" (sıfır) veya "." (nokta) anlamındaki işaret miladın 400. yılında ilk defa Hint yazılı eserleri içinde görülmeye taşlar. Hint Dünyası'nın ünlü matematikçi ve astronomu Brahmagupta (598-660) 632 yılında yazdığı astronomi konuları ile ilgili Siddhanta adlı eserinde dokuz ayrı sayı işareti ve sıfır ile birlikte hesap yapmaya dair kaideleri göstermiştir.
Kaynaklar; Hindistan'dan 300 yıl kadar önce sayı işaretinin rakam şekline dönüşmeye başladığını belirtmekte. Hintliler en geç 6. yüzyıla doğru belki de biraz daha önceki tarihlerde aritmetik işlemlerde sadece 1 den 9 a kadar devam eden dokuz ayrı rakam halinde kaldılar. Böylece hesap işlerindesağdan sola doğru çoğalan (yükselen) rakamlar ilk olarak ortaya çıktı (görüldü). Bu rakamlar hemen hemen 622 yılından itibaren Hindistan dışında da tanınmaya başladı. Fırat'ta bir okul müdürü aynı zamanda da manastır idarecisi olarak çalışan Suriyeli alim Sevarus Sabokht : "Bilinen bütün usullere üstün olan Hint hesabının yani dokuz ayrı rakamın (işaretin) maharetli usulünden bahseder" Bu durum Hint rakamlarının mahzar olduğu ilk taktirdir. S. Sabokht bu dokuz ayrı rakamlarla yeni bir usul dahilinde hesap yapabildi.
Ancak; bu dokuz ayrı rakam bazı sayıları ifade etmeye yeterli gelmiyordu. Çünkü; üç bin yedi yüz elli dört olan bir sayıyı 3754 şeklinde belirtmek mümkündür. Değeri üç yüz sekiz olan bir sayının da 38 şeklinde meydana çıkmaması için noksan (boş) kalan onlar basamağına (hanesine) değişik bir işaretlemenin yapılması zorunludur. Noksan (boş) kalan basamağı (haneyi) işaretleyip belirtmek için "boşluğu" şekillendirmek anlamlandırmak zorundaydılar. Noktayı "sunya" veya "sunyabinde" boşluk veya içi boş yuvarlağı da "kha" kelimesi ile adlandıran Hint alimleri boş kalan basamağa (haneye) sembol olarak "daire" veya "nokta" şeklinde yeni bir sembol verdiler.
Düşünce tarihin en önemli olaylarından biri sayılan bu sayı yazısına son mükemmeliyeti Hintliler'in vermiş olduğu ortaya çıkmaktadır.
O halde menşe itibariyle sadece basamak sistemi içinde noksan basamağa (haneye) gerekli işaret olarak başvurulan bu sembol yani bugünkü ifadeyle "sıfır" rakamı derhal müstakil bir sayı şeklinde ilk olarak Hint hesabında ortaya çıkmıştır.
Bu sayı işareti yani "0" (sıfır) veya "." (nokta) anlamındaki işaret miladın 400. yılında ilk defa Hint yazılı eserleri içinde görülmeye taşlar. Hint Dünyası'nın ünlü matematikçi ve astronomu Brahmagupta (598-660) 632 yılında yazdığı astronomi konuları ile ilgili Siddhanta adlı eserinde dokuz ayrı sayı işareti ve sıfır ile birlikte hesap yapmaya dair kaideleri göstermiştir.